Egitim Sistemlerini Anlamli Kilan Bas Aktör Ögretmendir
Egitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Baskani Ahmet Gündogdu, ögretmenine sahip çikmayan hiçbir toplumun ayakta duramayacagini ifade ederek, “Egitim sistemlerini anlamli kilan bas aktör ögretmendir. Ögretmenleri, sivil toplum örgütlerini dikkate almayan hiçbir uygulama basarili olamaz” dedi.
Gündogdu, 24 TV’de yayinlanan ‘Farkinda misiniz?’ programina katilarak kademeli egitim sistemi, ögretmenlerin itibarsizlastirilmasina yönelik yaklasimlar ve imam hatip okullariyla ilgili açiklamalarda bulundu.
Halkin Isteklerine Cevap Veren Bir Sisteme Geçiyoruz
Türkiye’de dine bakisin sakincali, sagliksiz oldugunu ve dine özgürlükler baglaminda bakilmadigini belirten Gündogdu, “Dine bakis böyle olunca, egitime bakis herkes için bir hak ama imam hatip lisesine gitmek isteyenler ve basörtülüler için bir lütuf gibi görüldü. Bunun için de uzun süre ‘imam hatipler açilmamali’ dendi. Sonra, ‘imam hatip liselerini açalim ama onlar sakin ha polis okullarina, askeri okullara gitmesin’ diye yasaklar konuldu. 28 Subat sürecinde de katsayi engeli getirilerek prestijli üniversitelere gitmeleri imkânsizlastirildi. Orta kisimlari da kapatilarak imam hatiplere teveccühün önü kesildi. Bütün bunlar yapilirken, dünyada din egitimi ya da çocuklarini din egitimiyle yetistirmek isteyen vatandas özgürlügüne bizde hiç kapi aralanmadi. Anayasa’nin 24. maddesinde evrensel hukuka dayandirilarak, ‘isteyen anne-babalar çocuklarina din egitimi aldirabilir’ ifadesi hep yer aldi; ama anne-babalarin öyle bir hakki hiç olmadi. Hinduizm, Budizm gibi ilkel dinlerden tüm ilahi dinlere, sadece onlarin kültürüne has verilen din kültürü ve ahlak bilgisi dersi de darbecilerin bir lütfu olarak, ölümü gösterip sitmaya razi etme babinda Anayasa’ya girdi. Dolayisiyla Türkiye’de hak temelli, halk temelli, birey temelli, halkin isteklerini karsilamak temelli bir yaklasim hiç olmadi. Simdi yeni yeni halkin isteklerine cevap veren bir sisteme geçiyoruz. Bu cümlemi teyit etmek için bir örnek vereyim. Sanirim Türkiye’de sadece bir ilimizde imam hatip lisesini devlet yapmistir. Onun haricinde bütün il ve ilçelerdeki imam hatip liselerini halk yapmistir. Halkin yaptirdigi bu okullara da 28 Subat ve sonrasinda el konulmustur” ifadelerini kullandi.
Gündogdu, “Türkiye’de vesayetçilerin, vesayetçilerin izniyle halka ragmen siyaset yapan jakoben siyasetçilerin halkin tercihlerine sasi baktigi dönemler, yeni egitim sistemiyle sona ermekte ve yeni bir devir baslamakta diyebiliriz” seklinde konustu.
Müspet Ilerlemelerde Birinci Önemli Adim Referandum, Ikincisi Kademeli Egitim Sistemidir
Türkiye’de egitim sisteminin tek tip insan yetistirme üzerine kurgulandigini kaydeden Gündogdu, sunlari söyledi:
“Bati’dan alinan bazi çagdasmis gibi görünen sistemler de bu ülkenin yerel degerleriyle kucaklastirilmadan, tepeden inmeci bir mantikla yapildigi için egitim sistemi toplum mühendislerinin, körü körüne itaat eden bireyler yetistirmelerine hizmet etmistir. Dolayisiyla, bilhassa antidemokratik süreçlerde olusturulan korku devleti, egitim sisteminde Milli Güvenlik Dersi ve bu derse giren komutanlar eliyle de normal süreçlerde okullar kislaya dönüstürülmüs, 28 Subat süreci gibi süreçlerde de milli ve manevi degerler birbirinden ayristirilarak, milletin degerleriyle kavga edilmistir. Onun için sadece imam hatip liselerinin önünün açilmasi degil, egitim sisteminin millete dönmesi olarak ben bu sisteme bakiyorum ve Türkiye’deki degisim ve dönüsümde, müspet ilerlemelerde birinci önemli adimin referandum oldugunu, ikincisinin kademeli egitim sistemi oldugunu söylüyorum, buna inaniyorum. Ama bu sistemin tartisilmasinda, sistemin uygulayicilarinin, sisteme özünde karsi olanlara verdigi paslar ne kadar etkilidir, bunu da uzun uzun tartismamiz lazim.”
‘4+4+4’e Karsi Olanlarin Büyük Çogunlugu Manevi Degerlerle Kavgali Olanlardir
Imam hatip okullarindan rahatsiz olanlarin esasen dinden, manevi degerlerden, bu ülkenin aile yapisindan rahatsiz oldugunu dile getiren Gündogdu, sözlerini söyle sürdürdü: “Aile yapisini bozmak için, aile yapisina giden Islam ahlakinin damarlarini kesmek için ugrasmaktadirlar. Su anda da 4+4+4 kademeli sisteme karsi olanlarin büyük çogunlugu milli ve manevi degerlerle kavgali olanlardir. Bir kismi da sloganci-maneviyatçi ama kaostan beslenen unsurlardir.”
Ögretmenine Sahip Çikmayan Hiçbir Toplum Ayakta Duramaz
Türkiye’de, darbecilerin millete sundugu din kültürünün bile dördüncü sinifta basladigina dikkat çeken Ahmet Gündogdu, “Avrupa’da din egitimi ilkokul birinci sinifta basliyor, okul öncesinde basliyor. Ama benim burada altini çizmek istedigim en önemli konu, ister din egitimi ister kademeli egitim ister baska sistem, dünyada bütün sistemler insan unsuruyla anlamlidir. Egitim sistemlerini de anlamli kilan bas aktör ögretmendir. Bizde su anda, son bir yildir kademeli egitim sistemine geçisle Cumhuriyet tarihinde hiç olmadigi kadar halkin tercihlerine saygi, temel beceri, seçmeli dersler havuzu, birey olmaya yönelik, hayata hazirlik gibi sistemde olumlu bir trend yükseltiliyorken, ögretmene bakista bas asagi iniyoruz. Ögretmene bakista sorun var. Ögretmen, uygulayicilar tarafindan çalismiyor gösteriliyor. Yöneticiler suç islemeye meyilli gösteriliyorlar. Ögretmeni, ülkenin gelecegini insa eden biri olarak görmek zorundayiz. Bugün bakanlik yetkililerinin genel üslubuna baktigimiz zaman, sistemin uygulanisina dair eksikliklerde bile fatura sendikalarin yöneticilerine çikarilmaktadir. Bir toplum mühendisligiyle karsi karsiyayiz. Açik söylüyorum, 18. Milli Egitim Surasi’nda bu kademeli egitim sisteminin önergesini veren biziz. Önergesini verdigimiz sistemin uygulayicilarinin ögretmeni asagilayici yaklasimlari dolayisiyla bunun tadini çikaramiyoruz. Onun için benim kamuoyuna çagrim, ögretmenine sahip çikmayan hiçbir toplum ayakta duramaz. Ögretmenleri, sivil toplum örgütlerini dikkate almayan hiçbir uygulama da basarili olamaz. Sisteme, sonuna kadar ‘evet’, uygulayicilarin yanlisliklarina ‘hayir.’ Paydaslarla ortak çalisma ve iletisim sorunu var. Buna bagli olarak uygulamada metot, üslup ve tarz sorunlari yasiyoruz” degerlendirmesinde bulundu.
