Kamu İşvereni’nin 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde akıl, vicdan, hakkaniyet ve adalet ile ilgisi bulunmayan tekliflerini, Türkiye’nin dört bir yanından gelen on binlerce Memur-Sen üyesi, Ankara Anadolu Meydanı’nda düzenlenen mitingde protesto etti.
Gece saatlerinde otobüslerle Ankara’ya akın eden on binlerce emekçi, Memur-Sen Genel Merkezi’nde Büyük Ankara Mitingi için buluştu. Memur-Sen üyeleri dövizler ve sloganlarla kortej eşliğinde Anadolu Meydanı’na yürüdü.
Genel Başkan Ali Yalçın ile Memur-Sen Başkanlar Kurulu üyeleri taşıdıkları “Emeğimiz, Ekmeğimiz, Geleceğimiz İçin Eylemdeyiz” pankartı ile kortejin önünde yer aldı.
Mitinge katılan tüm sendika ve sivil toplum kuruluşları, belli bir düzen içinde Anadolu Meydanı’na geldiler.
Türkiye’nin dört bir yanından gelen üyelerimiz, mitinge yoğun bir katılım gerçekleştirdiler.
Anadolu Meydanı’ndaki tarihi eylemde üyelerimiz, “emek, ekmek ve adalet” taleplerini, attıkları sloganlar ve taşıdıkları dövizlerle kamuoyu gündemine taşıdılar.
Büyük buluşmada,
dövizleriyle emeğimizin onurunu ve taleplerimizi, kamu görevlilerinin haklarını ve emek mücadelesini gür bir sesle haykırdık; “Sözler havada, memur sahada”, “Susma haykır, refah payı haktır”, “Memuruz haklıyız, kazanacağız”, “Yasa değişsin, masa işlesin” sloganlarıyla emek mücadelesindeki kararlılığımızı ortaya koyduk.
Genel Başkanımız Yalçın:”Hak, emek, adalet diye haykıranlara selam olsun!”
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı Ali Yalçın, mitingde yaptığı konuşmada, toplu sözleşme sürecinde gelinen durumu bir kez daha meydanı dolduran üyelerle paylaştı ve Kamu İşvereni’nin atması gereken adımları açıkladı.
Ali Yalçın, sözlerine, “Emeğini, ekmeğini, geleceğini savunmak için meydanları dolduranlara selam olsun! Hak, emek, adalet diye haykıranlara selam olsun! Alın terinin hakkı için bu sıcak havada Türkiye’nin farklı illerinden gelerek Anadolu Meydanı’nı dolduran emekçi kardeşlerime selam olsun! Bugün, birçok meydanda haklarını savunmak için iş bırakma eylemi gerçekleştiren, mitinglerde sesini yükselten yüz binlere selam olsun! Emeğin sesini duyurmak için burada bulunan basın emekçilerine; çalışma şartlarının düzelmesi için seslerini duyurmaya çalışan, bugün meydanlarda güvenliği sağlamak için alın teri döken polis memuru kardeşlerimize selam olsun! Selam olsun Türkiye’nin bütün emekçilerine!” diyerek başladı.
Bugünün Kamu İşvereni’nin haksız, adaletsiz, hakkaniyetsiz teklifine “hayır” deme, hep birlikte emeği savunma, omuz omuza örgütlü gücü sahaya yansıtma, hakkı haykırma, “emekli ayakta dursun, memur hayat bulsun” diye hayatı durdurma günü olduğunu vurgulayan Yalçın, “Eylemimiz mübarek, sesimiz gür olsun! Bu coşkulu meydanda memuru var, amiri var, çalışanı var, emeklisi var, gençler, kadınlar, engelliler var, kısacası Türkiye’nin bütün emekçileri, Türkiye’nin en büyük örgütlü gücü var. İyi ki varsınız, iyi ki buradasınız.” ifadelerini kullandı.
“Sadaka istemiyoruz, emekliye, memura nefes aldıracak bir rakam bekliyoruz”
Ali Yalçın, emeklinin yaşam mücadelesi verdiğini, memurun ayakta kalmaya çalıştığını vurgulayarak şöyle konuştu:
“Ama memurun, emeklinin sesini duyan var mı? 26 gündür emekçinin, emeklinin sorunlarını çözmek, hakkını almak için mücadele veriyoruz. Israrla söyledik, bir kez daha haykırıyoruz, sorunlarımızın çözüm yeri toplu sözleşme masasıdır. Üzülerek ifade ediyorum, masada sorunlarımız, tekliflerimiz var ama sorunlarımızı çözecek bir teklif yok! Ne geldi? 2026 için 10+6, 2027 için 4+4! Peki, iki gün önce Merkez Bankası beklentiyi kaça güncelledi; enflasyon 2026’da 16, 2027’de ise 9 olacak, diyor. Bu ne demek? Size enflasyon kadar zam vereceğim demek. Enflasyon kadar zam, zam değildir. Zaten enflasyon hedefleri tutmuyor, açıklanan enflasyon da gerçekleri yansıtmıyor. Bu yüzden sunulan rakamları yetersiz bulduk, reddettik! Dedik ki, böyle teklif olmaz, bu teklifle pazarlık mazarlık yapılmaz. Daha sonra taban aylığa 1.000 TL zam önerdiler, yöntem doğru ama rakam yanlış dedik. 1000 TL’yle memur cebindeki hangi deliği kapatsın? O paraya market filesinin yarısı bile dolmaz. Bu ne Allah aşkına? Biz sadaka istemiyoruz, biz emekliye, memura nefes aldıracak bir rakam bekliyoruz. Emekli bir kardeşimiz diyordu ki, ‘Başkanım, kiraya yapılan zammı bize versinler, yeter.’ İroni ama acı!”
“26 gündür masa oyalanıyor, doğru düzgün teklif gelmiyor”
Konuşmasının devamında, “Biz, refah payı istiyoruz, çünkü geçmiş dönem kayıplarımız var. Taban aylığa sembolik bir dokunuş değil, adam gibi artış istiyoruz, çünkü görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki bağ koptu. Maaşlarımıza oransal zam istiyoruz, çünkü çalışanların alım gücü düştü, yoksulluk sınırının altına demir attı.” ifadelerini kullanan Yalçın, “Gelir vergisinin yüzde 15’e sabitlenmesini istiyoruz, çünkü kaşıkla verilen zam kepçeyle geri alınıyor.” dedi.
Ali Yalçın, hükümetin adil bir teklifle gelmesi gerektiğini belirterek konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Hükümet, bütün bunları sağlayacak adil bir teklifle gelsin; masada uzlaşı, sahada bayram olsun diyoruz. 26 gündür masa oyalanıyor, doğru düzgün teklif gelmiyor. Emeklinin mağduriyetine gözünü, memurun sesine kulağını kapatan Kamu İşvereni’ne buradan soruyorum: Bu teklifi hazırlarken gerçekleri neden görmezden geliyorsunuz? Rakamları yazarken hak, emek, adalet hiç mi aklınıza gelmiyor? Adil ücreti hiç mi hesaba katmıyorsunuz? Kamuda bozulan ücret dengesine gözlerinizi nasıl kapatırsınız? Taban aylığa 1000 TL hangi kayıpları telafi edecek, hangi farkı kapatacak, Allah aşkına? Bu tekliflerin elle tutulur bir tarafı yok, mantığı yok, matematiği yok. Refahı yok, doğru düzgün tabanı yok. Enflasyon gerçekliği, hayat pahalılığı yok. Tekliflerin ‘hakkaniyetle, adaletle’ alakası yok. Esasen teklifte memur yok, emekli hiç yok. Velhasıl, yok oğlu yok. Bu tekliflerde maliyenin sözde bütçe denkleştirmesi var ama emeklinin bir türlü denkleştiremediği bütçesi nerede? Hedef enflasyon var, gerçek enflasyon nerede? Sözüm ona bütçe disiplini var ama memurun bozulan bütçesini ne yapacağız? Tutmayan enflasyon hesabı var ama enflasyonun cebimizde açtığı kara delik nasıl kapanacak? Maliyenin gerekçelerini masaya koyanlar, memurun gerçeklerini unutuyorlar mı? Bu teklifte emekliyi açlık, memuru yoksulluk sınırı altından çıkarma iradesi nerede? Biz her zaman söylüyoruz, artık dilimizde tüy bitti: Alın terinin, emeğin hakkını vermezseniz toplumsal huzur kalmaz. Ücrette dengeyi sağlamazsanız iş barışı olmaz. Bunlar olmazsa elbette masada uzlaşma da olmaz.”
“Maliye, piyasa gerçeklerini görmüyor”
Ali Yalçın, “Teklifte adalet var mı, hakkaniyet var mı? Peki, ciddiyet var mı? Elbette yok!” dedi.
Uzlaşmadan yana olduklarını, çözümü masada aradıklarını ifade eden Yalçın, şunları kaydetti:
“Fakat Kamu İşvereni önceki dönem hatasında ısrar ediyor, noterlik yapan hakemin ürettiği tahribatı görmezden geliyor. Bu masa, önce bu tahribatı gidermeli. O yüzden teklif gerçekçi olsun, adil olsun diyoruz. Maliye piyasa gerçeklerini görmüyor, masada kendince doğrularını dayatıyor. Enflasyon diyor, enflasyon sadece sabit gelirliyi eziyor, doğrusu bu! Ekonomik kriz diyor, kriz sadece sabit gelirliyi etkiliyor, doğrusu bu! Bütçe denkleştirmesi diyor, memur ve emekli mutfak bütçesini denkleştiremiyor, doğrusu bu! Sermayeye vergi indirimleri, vergi afları yapılırken, teşvikler dağıtılırken, memura gelince ‘sabret’ deniyor, gerçek bu! Memuru enflasyona ezdirmeyiz deniyor ama alım gücü düşüyor, kayıplar oluşuyor, gerçek bu! Enflasyon hedefine göre teklif belirleniyor ama 2012’den beri hedefler hiç tutturulamamış, gerçek bu! Mali disiplin gerekçesine sığınılıyor, birine verilen diğerinden esirgeniyor, gerçek bu! Başka gerçekler de var. Önceki toplu sözleşmede 4688’in revizyonu için karar alındı, gereği yapılmadı. Birinci dereceye 3600 vadedildi, 5 ay kaldı, hâlâ adım atılmadı. Toplu sözleşme kazanımları dahi tasarruf adı altında elimizden alınmaya çalışıldı. Seyyanen zam emeklilere de yansıtılacak denildi, yansıtılmadı. Verilen sözler tutulmayacaksa, sözleşme hükümleri uygulanmayacaksa bu masa niye toplanıyor, bu sözler niye veriliyor? Olacak şey mi? ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla iş mi yapılır?”
“Enflasyonu, memurun maaşını kısarak, taleplerini bastırarak mı dizginleyeceksiniz?”
Ekonomi yönetimine seslenen Genel Başkanımız Ali Yalçın, şu ifadeleri kullandı:
“Enflasyonu, memurun maaşını kısarak, haklı taleplerini bastırarak mı dizginleyeceksiniz? Ekonomideki istikrarsızlığın, yüksek enflasyonun faturasını memura keserek mi piyasaları düzelteceksiniz? Ekonomik istikrarı bizi mağdur ederek mi sağlayacaksınız? Büyüyen Türkiye’nin öznesi olan memuru küçülterek mi bütçeyi büyüteceksiniz? Biz kira artışlarını bile karşılamayan, market filesini bile dolduramayan bu teklife hayır diyoruz. Memuru itibarsızlaştıran, bütçeye yük gören, piyasa gerçeklerine kör, alın terine hor bakan; haktan, hakkaniyetten uzak bu teklifi yok sayıyoruz. Kamu çalışanları arasındaki ücret dengesini, kamuda iş barışını bozacak bu dengesizliği asla kabul etmiyoruz. Teklif bu hâliyle kamuda ücret adaletini, maaş dengesini bozar, çalışma barışını bitirir, okumayı, dirsek çürütmeyi değersizleştirir diyoruz. Bunu görmek gerek. Okuyan gençlerin gelecek umudunu söndürmeye, bu ülkeye çağ atlatacak birikimi ayağa düşürmeye kimsenin hakkı yok. Gelin bu yanlıştan bir an evvel dönün. Büro, eğitim, sağlık çalışanlarından yerel yönetim, basın ve iletişim çalışanlarına, kültür, bayındır ve ulaştırma çalışanlarından, tarım, enerji ve diyanet çalışanlarına, genel idare hizmetlerinden yardımcı hizmetlere, mühendisinden teknik personele, şefinden amirine, akademisyeninden eğitimcisine, uzmanından şube müdürüne, kısacası bütün kamu görevlilerinin sorunları bu masada çözülmeyecekse nerede çözülecek? Aile yılına ilişkin somut adımlar bu masada atılmayacaksa nerede atılacak? Emekli aylığı bu masada artmayacaksa nerede artırılacak? Bu masada kazandığımız, sonradan engellenen koruyucu giyim hakkımız bu masada çözülmeyecekse nerede çözülecek? Şu an orman yangını var. Ciğerlerimiz yanıyor. Arkadaşlarımız gece gündüz ateşe karşı mücadele veriyor. Şehit olan arkadaşlarımız var. Bunların sorunları bu masada çözülmeyecek de nerede çözülecek? Memurların sorunları var. Personel arasında skala bozukluğu, çalışanlar arasında ücret dengesizliği var. Bakın, eğer masada gerekli adım atılmazsa Cumhurbaşkanımız 2023 yılında ortaya koyduğu kriter olan ‘En düşük memur maaşını en düşük kamu işçisi maaşından aşağı kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz’ ifadesi ve ortaya koyduğu kriter önemli. Çalışma barışının bozulması, aynı işi yapanlar arasında dengesizlik oluşması, memur maaşının aşağıda kalması kabul edilebilir mi? Soruyorum, şimdi bu adalet mi? Hazine ve Maliye Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı bu kriteri uygulamak için daha ne bekliyor! Bu taahhüdü niye görmezden geliyor? Adalet, hakkaniyet sorumluluk bunu gerektirir. Okumaya, bilime verilen değer bu mu? Bu anlayışla bu ülkenin kalkınması mümkün mü? Okuyan, bilim ve teknoloji üreten, araştıran insanları bu ülkede tutmak mümkün olur mu? Amirin, altında çalışandan daha düşük maaş alması kabul edilebilir mi? Aynı iş yerinde, aynı işi yapanlardan birinin günlük fazla mesaisi 100 TL iken, diğerinin 1500 TL! Bu olacak iş mi? Memur arkadaşlar soruyor bana ‘Başkanım’, diyorlar, ‘kamu işçisi bir mesai arkadaşımızdan daha düşük ücret almak için kaç yıl dirsek çürütmemiz gerek.’ Geçmişte bu tablo Türkiye’nin kanayan yarasıydı, Sayın Cumhurbaşkanımız bu durumu düzeltti. Eğer doğru adımlar atılmazsa eski Türkiye’deki çarpıklığa geri dönüleceği görülmüyor mu? Bunun düzeltileceği yer toplu sözleşme masası değil mi? Biz bu çarpık tabloyu reddediyor, memuru itibarsızlaştıran bu anlayışa hayır diyoruz. Biz bunları söylerken bazı kesimler sözlerimizi çarpıtıp manipüle ediyor. O yüzden bir şeyi buradan açıklamam lazım: Biz işçi kardeşlerimize verilen zammı asla çok görmüyoruz, bilakis onların alın terinin hakkı olarak görüyoruz. Biz çalışma barışı bozuluyor derken işçiye verilen zammı değil, memurdan esirgenmesini kastediyoruz. İşçi de bizim, memur da bizim! Emeklisi de bizim asgari ücretlisi de bizim. Emeğin ayrısı gayrısı olmaz! Ama biz diyoruz ki, herkes emeğinin karşılığını alsın, çalışma barışı bozulmasın.”
“Alın terimizin karşılığı olacak bir ücret istiyoruz”
Gelirde adalet, ücrette denge istediklerini vurgulayan Yalçın, şu değerlendirmelerde bulundu:
“İnsan onuruna yaraşır, alın terine yakışır bir ücret istiyoruz. Biz, emeklimiz de çalışanımız da evlad-ı iyale mahcup olmasın, başı önde dolaşmasın istiyoruz. Biz, emeğimizin hakkını istiyor, hakkımızdan gayrısını istemiyoruz? Bunun için bugün tüm Türkiye’de iş bıraktık. Tepkimizi göstermek için meydanlara koştuk. Günlerdir ayaktayız, isyandayız. Hak istiyoruz, adalet istiyoruz. Yeter artık diyoruz. Gerekçeleri bırakın, gerçeklere gelin diyoruz. Bakın, buradan açık ve net bir dille söylüyorum: Kimse bu haksızlığı görmezden gelmemizi beklemesin! Hakkımızı alana kadar mücadele etmekte kararlıyız, sesimizi yükseltmeyi sürdüreceğiz. Bu arada, sendikal hakkımızı engellemeye çalışan, eylem kırıcılığı yapan, üyelerimizi tehdit eden, açıkça suç işleyen yöneticilere sesleniyorum; işgüzarlığın âlemi yok! Sabrımızı taşırmayın, kimse memurlarımızı tehdit edemez.”
“Kamu işvereni bu meydanın sesine kulak vermeli”
Çözümden yana olduklarını ifade eden Yalçın, “Hazine ve Maliye Bakanına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına buradan tekrar sesleniyorum: Zaman daraldı, imza için bir günümüz kaldı! Gelin şu meydanın sesine kulak verin. Türkiye büyürken, alım gücümüzü küçülten bu yetersiz teklif yerine, ücrette dengeyi, gelirde adaleti sağlayacak, emekliyi dardan, memuru darboğazdan kurtaracak, çalışanla emekli arasındaki uçurumu kapatacak, refah payı, taban aylığa zamla alım gücümüzü yükseltecek, adaleti, hakkaniyeti sağlayacak, Türkiye Yüzyılı’na yakışacak bir teklifle gelin, hak yerini bulsun, memur ve emekli bayram etsin!
Yalçın, “Emeğimiz, ekmeğimiz, geleceğimiz için yaşasın hak, emek, adalet” diyerek sözlerini tamamladı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yürüdük
Mitingin ardından, Memur-Sen heyeti, Genel Başkanımız Ali Yalçın önderliğinde, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yürüyüş gerçekleştirdi.
Genel Başkanımız Ali Yalçın, Bakanlık önünde Memur-Sen heyeti ile birlikte “gelirde adalet, ücrette denge” talebimizi bir kez daha Kamu İşverenine haykırdı.