Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı, Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti Başkanı Ali Yalçın, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin, kamu işvereninin yarın devam edecek müzakerelere mutlaka teklifle gelmesi gerektiğini belirtti.
8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde hizmet kollarına ilişkin tekliflerin ön müzakerelerinin tamamlanmasının ardından, Genel Başkanımız Ali Yalçın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda genele ilişkin tekliflerin ön müzakeresinin yapılacağı toplantı öncesi basın mensuplarına değerlendirmelerde bulundu.
11 hizmet koluna ilişkin ön müzakerelerin tamamlandığını belirten Yalçın, “Tam müzakereye geçme sürecindeyiz. Bugün genel toplu sözleşmenin ön müzakeresi için Memur-Sen yönetimi olarak buradayız. Bugün gün içinde ön müzakerenin tamamlanacağını düşünüyoruz, onun için ayrılan iki günlük sürenin fazla olduğunu görüyoruz. Bu tasniflerin açılış oturumundan, 28 Temmuz’dan hemen sonra yapılması gerekirdi. Burada bir zaman kaybımız söz konusu. Çünkü bu yıl mevzuata göre 19’unda sürecin tamamlanması gerekiyor. Yani toplu sözleşme müzakereleri daha başlamadı, bitmesine 12 gün var.” şeklinde konuştu.
“Mevzuatın tanıdığı süre yetersiz, masayı aralıksız çalıştırmalıyız”
Toplu sözleşme sürecinde, hiç vakit kaybetmeden, gün ayırmak yerine birbirinin peşine hızlı bir şekilde müzakere sürecini işletmek gibi bir mecburiyet olduğunu vurgulayan Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ön müzakerelerde yapılan tutanak sisteminin esas müzakerelerde de mutlaka uygulanması gerektiğini, bu vesileyle buradan ifade ediyorum. Çünkü görüşmeler suya yazılmamalı, tutanağa dönüştürülmeli. Takvim dar, süre yetersiz ve görüşmeler bu açıdan aralıksız yapılmak zorunda. Normalde takvimde görüşmeler 22 gün sürüyor ama mevzuata göre iş günü hesabına göre ayın 19’unda bitiyor bu durumda. Bu açıdan sürenin zaten üçte biri şu an geride kalmış durumda. Bu yüzden bundan sonraki günlerde aralıksız masanın çalışmasına ihtiyaç var.”
Bugün itibarıyla ilk oturumdan sonra neredeyse 10 gün geçtiğini kaydeden Yalçın, “12 gün toplam sürenin kaldığını ifade ettim. Bu açıdan, kamu işvereni, müzakereye mutlaka teklifle gelmeli, ayın 12’sini beklememeli. Normalde ilan ettiği takvime göre ayın 12’si teklif günü olarak gözüküyor. Onun için ayın 12’si beklenmemeli, 6’sında teklif bir an önce gelmeli. Çünkü bu süreçte istişareler gerekiyor, tabana sormak gerekiyor, teşkilatla istişare gerekiyor. Geriye kalan 12 günlük süre içerisinde istişare süreci gerektiği için bir an önce ilk teklif gelmeli, hiç beklenmemeli. Toplu sözleşmenin sosyal diyalogla yürütülmesi ve karşılıklı iyi niyet açısından 28 Temmuz’da başlamış olmasını son derece kıymetli bulduğumuzu ifade ettik. İyi niyetimizin sonucunun da iyi olmasını bekliyoruz. Hizmet kollarıyla genel toplu sözleşme talepleri birbiriyle bağlantılı, ilişkili talepler, onun için teklifin gecikmeden gelmesi bu açıdan önem arz ediyor.” ifadelerini kullandı.
“Toplu sözleşmenin çıtası bellidir”
Kamu işçilerinin 2025-2026 dönemindeki mali ve sosyal haklarının belirlendiği Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü’nün imzalanmasının son derece önemli olduğunu belirten Yalçın, şöyle konuştu:
“Bunun bitmesini biz de arzu ediyorduk. Çünkü bizim zaten süre sorunumuz var. Bu süre içerisinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın dikkatlerinin tamamen kamu görevlilerine odaklanması son derece önemliydi. Bu açıdan Kamu Çerçeve Protokolü, işçi kardeşlerimize hayırlı uğurlu olsun. Memurların toplu sözleşme süreci içerisinde tamamlanan bir Kamu Çerçeve Protokolü oldu.”
Yalçın, bu süreçte Memur-Sen Genel Başkanı olarak bu süreçte hiçbir yetkiliyi aramadığını ve herhangi bir görüşme yapmadığını, çünkü konunun işçi-memur tartışması üzerine çekilerek Memur-Sen’i de zan altında bırakmaya yönelik cümlelerin sosyal medyada yer aldığını belirterek, “Onun için ‘Memur-Sen Başkanı aradı’ cümlesi kullanılmasın diye hiç kimseyi bu süreçte aramadım. Çünkü, bizim buradaki temel gayretimiz, temel yaklaşımımız şudur: Biz işçinin aldığının peşinde değil, memurun alması gerekenin derdindeyiz.” dedi.
Toplu sözleşmede çıtanın belli olduğunu ifade eden Yalçın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “En düşük memur maaşını, en düşük kamu işçisi maaşından aşağı kalmayacak şekilde düzenleyeceğiz.” şeklindeki cümlesini hatırlatarak, “Çıta bellidir onun için burada ağır iş yapan, stratejik işlerde çalışanlar arasından kıyaslamalar yapılıyor. Onlarla ilgili hiç kimse kendisini kıyaslamıyor, bunu herkes net olarak bilsin. Aynı işi yapan, aynı büroda bulunan farklı statüdeki kişiler arasındaki durumu dikkate alarak cümleler kuruluyor. Bu açıdan, sürecin işçiler boyutuyla tamamlanmış olması, bundan sonraki sürecin tamamen memurlara odaklanılması açısından kıymetli.” değerlendirmesinde bulundu.
Ali Yalçın, 7. Dönem Toplu Sözleşme’de Kamu İşvereni ile anlaşamamaları, tahkim sürecinin işlemesi ve hakemin kararının geçerli olması nedeniyle kamu görevlileri olarak kayıplarının olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Zaten gelir kayıplarımız var, alacaklarımız var. Onun için toplu sözleşme tekliflerimizi ona göre oluşturarak masaya geldik demiştim. Emeklilerin seyyanen zammı alamamış olmasından kaynaklı olarak kamu görevlileri emeklilerinin yaşadığı mağduriyete her fırsatta dikkati çektik. Toplu sözleşme sürecinin başında da bu konuyla ilgili özellikle cümle kurduk. Onun için emeklilere yönelik seyyanen zam mutlaka yansıtılmalı ve görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki bağın kopmaması, daha fazla açılmaması açısından da bir an önce toparlanması için taban aylığa 10 bin TL iyileştirme yapılarak sürece başlanmalı diyerek teklifimizi 2026 yılının ilk 6 ayı için 10 bin TL taban aylık artışı, yüzde 10 refah payı, yüzde 25 ilk döneme ilişkin oransal zam, ikinci döneme ilişkin yüzde 20 oransal zam, 2027 yılına ilişkin ise yüzde 20 oransal zam, 7 bin 500 TL taban aylık iyileştirmesi, ikinci dönem için ise yüzde 15 oransal zam şeklinde tekliflerimizi şekillendirerek sürece başladık. Buradaki temel yaklaşımımız şudur: En düşük memur maaşının aynı işi yapan yanındaki farklı statüdeki çalışandan düşük olmaması, bu zaten hükümetin de temel kıstası, Sayın Cumhurbaşkanımızın da kamuoyuna kurduğu cümle, onun için tekliflerimizi bunları dikkate alarak oluşturmuş durumdayız.”
“Orta vadeli planlara göre değil, piyasa gerçeklerine göre hareket edilmeli”
Temmuz ayı enflasyon rakamının 2,06 olarak açıklandığını hatırlatan Yalçın, şöyle konuştu:
“Bizim Temmuz’da aldığımız, hakemin verdiği zam yüzde 5’ti. Dolayısıyla açıklanan enflasyon 2,06. Biz tam da bunu ifade etmek istiyoruz, bundan dolayı gelir kayıplarımız oluşuyor ve arada uçuruma dönüşüyor. Bu yılın sonunda yüzde 30 beklendiği ifade ediliyor enflasyonun. İkinci döneme ilişkin çıkacak enflasyon beklentisi buradan zaten ortaya çıkıyor. Maliye Bakanı, ‘44 ayın en düşük seviyesi’ dedi 2,06’ya; ben de mali haklar alım gücü açısından son dönemlerin en düşük seviyesinde olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Orta vadeli planlara göre değil, piyasa gerçeklerine göre hareket edilmeli. Merkez Bankası enflasyon hedeflerine göre masaya ne zaman geldilerse bu konuda bunu hep ifade ettik, bu doğru bir yaklaşım değil diye. Merkez Bankası enflasyon hedefleri hiçbir zaman tutmadı. 10 yıldır geriye dönüp bakıldığında bir kez tuttuğu bile vaki değil. Onun için maaşların reel arttığı, alım gücümüzün yükseldiği piyasa gerçeklerinin dikkate alındığı bir toplu sözleşme dönemi olsun diye bütün gayretimiz, bütün çalışmamız bunun için.”
“Çözüm bekleyen sorunlarımız var”
“Çözüm bekleyen sorunlarımız var.” diyerek sözlerini sürdüren Yalçın, toplu sözleşme masasına genel ve hizmet kollarına ilişkin tekliflerle geldiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Bu konuda bazı başlıkların altını özenle bir kez daha çizmem gerekiyor. Teknik hizmetler sınıfının sorunları var. Mühendislerin mali kayıpları var. Bu konuda mutlaka ama mutlaka bu toplu sözleşme masasında bu aradaki makas, bu uyumsuzluk, çalışma barışını bozan gelir adaletsizliğini çok net olarak gösteren bu tablo mutlaka gözden geçirilmek ve burada tamir edilmek durumunda. Şube müdürü arkadaşlarımızın durumlarından tutun da müdür ve denge yöneticilere kadar hepsinin bu konuda gelir adaletsizliği ve skala bozukluğu dolayısıyla yaşadığı mutsuzluk bu masada mutlaka giderilmeli. Onun için masada bunu önemsiyoruz. Yardımcı hizmetler sınıfının öğrenim durumlarına uygun ya teknik hizmetler ya genel idare hizmetleri sınıfına aktarılması, mali durumlarının iyileştirilmesi konusu önemli bir başlık.
Akademik zam konusu son derece önemli. Öğretim üyelerinin, öğretim görevlilerinin karşı karşıya kaldığı tablonun hiçbir izahı yok. Bu sadece mizah konusu oluyor. Diğer ücretlerle kıyaslandığında onun için bu masada mutlaka bu tamir edilmek durumunda, ortada gerçekten izah edilemeyen bir çarpıklık söz konusu. Bunu çok net olarak buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Genel idare hizmetleri sınıfı çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesi, emekli kamu görevlilerine seyyanen zammın verilerek taban aylıkla beraber aradaki makasın daraltılması, görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki uçurumun giderek açılmasının önüne geçilmesi konusu yine önemli.”
Birinci dereceye 3600 ek göstergenin geçen dönem masada tavsiye kararı olarak alındığını, dönemin sonuna kadar bu konunun çalışılması konusunda bir uzlaşı sağladıklarını belirten Yalçın, “Onun için 2026 Ocak ayı gelmeden 2025’in sonuna kadar bunun tamamlanma mecburiyeti var. Bunun bir an önce hayata geçmesi gerekiyor. En düşük memur maaşının yükseltilmesi ve bayram ikramiyesi konusunu da burada bir kez daha hatırlatmak isterim. Çalışanlar arasında ikramiye almayan tek kesim memurlar. Bu açıdan mutlaka bunun sağlanması gerekiyor.” diye konuştu.
Gelir vergisinin sabitlenmesi konusunu da her fırsatta dile getirdiklerini ifade eden Yalçın, “Yine bu masanın başlıklarından biri olacak, ilave derece verilmesi konusu önceden bu anlamda toplu sözleşme masasında ilave bir derece almıştık, o tarihten sonra başlayanların mağduriyeti var. Bunu yine bu vesileyle ifade ediyorum. Kira sorunu; memurun canını yakan ve hakikaten bütçesini zorlayan bir sorun. Hükümet, yerel seçimler öncesinde kira yardımını gündeme almasını sağlamıştı. Ama sözde kalmasın, kira yardımı konusu bu toplu sözleşme masasında hayata geçsin. Aile Yılı vesilesiyle aileye yönelik tekliflerimizi açıklamıştık, onlar yerine gelsin diye birçok başlıkta bu masada görüşmelerimiz devam edecek.” ifadelerini kullandı.