Genel Başkan Yardımcımız Muammer Karaman, “4+4+4 Türkiye’de Zorunlu Eğitim Sistemi’ne yönelik saha araştırmamızı ve ortaya koyduğu sistemdeki değişim ihtiyacını ideolojik kalıplarla eleştirenleri, hayatın gerçeklerini görmeye ve konuyu sağduyu ile ele almaya davet ediyorum.” dedi.
Karaman, Kanal 3 Televizyonu’nda katıldığı canlı yayında, “Türkiye’de 4+4+4 Zorunlu Eğitim Sistemine Yönelik Saha Araştırması”nın sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanımız Ali Yalçın tarafından kamuoyuna açıklanan araştırmanın Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından yürütüldüğünü belirten Karaman, “4+4+4 olarak bilinen zorunlu eğitim sisteminin özellikle lise kademesine yönelik ciddi eleştiriler, toplumun farklı kesimlerinden yoğun şekilde gelmeye başlamıştı. Biz de öğretmenler, okul yöneticileri, veliler ve öğrencilerden yansıyan bu rahatsızlığı bir saha araştırmasıyla somutlaştırmak ve karar vericilere daha sağlıklı bir değerlendirme yapma imkanı sunacak bir araştırmayı yapmış olduk.” ifadelerini kullandı.
Karaman, araştırma sonuçlarının açıklanmasının ardından bazı haber kanallarında “Eğitim-Bir-Sen’in bir model önerisi sunduğuna” dair ifadelerle ilgili şu açıklamada bulundu:
“Eğitimciler Birliği Sendikası olarak yalnızca bir araştırmanın sonuçlarını kamuoyuyla paylaştık. ‘Şu model olmalı’ şeklinde bir model önerimiz söz konusu değil. Ancak araştırma, bazı modelleri doğal olarak öne çıkardı ve biz de bunları kamuoyuna aktarmak durumunda kaldık. Şu ise artık kati bir gerçeklik: Türkiye’de lise eğitiminin süresine yönelik rahatsızlık toplumun geniş kesimlerince dile getiriliyor. Araştırmamız da gösteriyor ki mevcut süre uzun ve bu sürenin daha esnek, bireyselleştirilmiş bir yapıya kavuşturulması gerekiyor.”
“Konu, 21. Milli Eğitim Şurası’nda, özel bir gündem maddesi olarak ele alınmalı”
Araştırma sonuçlarında, katılımcıların “2+2” ve “3+1” modellerinin daha uygun olabileceği yönünde görüş bildirdiğini aktaran Karaman, bu değerlendirmelerin tek başına yeterli olmadığını vurguladı.
“Bu noktada sadece araştırma sonuçları üzerinde de hareket edilmemesi gerekir.” diyen Karaman, yakın zamanda toplanması planlanan 21. Milli Eğitim Şurası’nda, zorunlu eğitim sisteminin son kademesi olan lise eğitiminin süresinin özel bir gündem maddesi olarak ele alınması gerektiğini söyledi.
“Ortak akılla daha sağlıklı bir sistematiğin kurulabileceğine inanıyoruz”
Konunun tüm boyutlarıyla tartışılması gerektiğinin altını çizen Karaman, “Aynı zamanda bu çağrıyı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de yapıyoruz. Meclis, bu meseleye ilgi göstermeli ve gerekli inisiyatifi almalıdır diyoruz. Çünkü nihayetinde bir yasal düzenleme gerekecek ve doğal olarak TBMM karar alma sürecinde olacak. Bu çağrı, tüm siyasi partileri kapsayan bir davettir; ortak akılla daha sağlıklı bir sistematiğin kurulabileceğine inanıyoruz.”
“Konuyu ideolojik kalıplara ya da siyasi kamplaşmalara sıkıştırmadan ele almak zorundayız”
Lise düzeyinde artan okul terklerine dikkati çeken Karaman, bu durumun gençlerin geleceğini doğrudan etkilediğini vurguladı.
“Özellikle lise eğitimini tamamlayamayan öğrenciler, okul terkleri yaşıyor. Bu da hayata geç atılmalarına ve bir meslek edinme süreçlerinin gecikmesine neden oluyor,” diyen Karaman, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Burada önemli olan ülkemizin ve gençlerimizin geleceğidir. Bu konuyu ideolojik kalıplara ya da siyasi kamplaşmalara sıkıştırmadan ele almak zorundayız. ‘Önce ülkemiz, önce gençlerimiz’ diyerek bu süreci yeniden düşünmenin ve eğitim sistemini yeniden tasarlamanın vaktinin geldiğini söylüyoruz. “4+4+4 Türkiye’de Zorunlu Eğitim Sistemi’ne yönelik saha araştırmamızı ve ortaya koyduğu sistemdeki değişim ihtiyacını ideolojik kalıplarla eleştirenleri, hayatın gerçeklerini görmeye ve konuyu sağduyu ile ele almaya davet ediyorum.”
Zorunlu eğitim sisteminin sistematiğine bir futbol takımının saha içerisindeki yayılış düzeni gibi taraftarlık yapmamak gerektiğini ifade eden Karaman, “Mesele, gençlerimizin ve ülkemizin geleceğidir. Konuyu uç noktalara çekmek isteyenler var; ancak sağduyuyla hareket etmeliyiz. Esnek eğitim modelleri gündeme gelmeli, gençler mesleki eğitime yönlendirilebilir. Araştırmamız bir model önermiyor; sadece mevcut sorunun altını kalın şekilde çiziyor. Artık bu konu görmezden gelinecek bir mesele olmaktan çıkmıştır.” diye konuştu.
Dünya genelinde zorunlu eğitim sistemlerine ilişkin örnekler veren Karaman, Güney Kore ve Japonya’da zorunlu eğitim süresinin 9 yıl olduğunu söyledi.
Araştırma sonuçlarının, mesleki eğitime geçişi kolaylaştıracak yeni bir modelleme ihtiyacını ortaya koyduğunu belirten Karaman, “Gençlerimizi dört yıl boyunca akademik liselerde tutuyoruz ancak sonrasında bir mesleğe adapte olmaları güçleşiyor. Pandemiyle birlikte eğitimde dijitalleşmenin ve uzaktan modellerin önemi arttı. Yapay zeka ve bilgiye kolay erişim gibi gelişmeler, eğitim süresi ve yapısının yeniden tartışılmasını doğal kılıyor. Bu araştırma da aslında bu dönüşüme olan ihtiyacı ve ilgiyi gözler önüne seriyor.” dedi.
“Kadın öğretmenler, sürenin uzunluğundan daha fazla rahatsızlık duyuyor”
Muammer Karaman, araştırmaya katılan 17 bini aşkın öğretmenin yüzde 60’ının kadın olduğunu belirterek, “Kadın öğretmenler, sürenin uzunluğundan daha fazla rahatsızlık duyuyor. 7 bini aşkın eğitim yöneticisi de benzer görüşte. En güçlü tepki ise sürenin fazlalığını doğrudan yaşayan 11. ve 12. sınıf öğrencilerinden geliyor. Bu yönüyle rapor, tüm paydaşlara önemli mesajlar veriyor.” dedi.