Bağımsızlık ve sömürgecilik, adalet ve zulüm savaşında Hakla batılı, bir kez daha karşı karşıya getiren, cephe hattında İngilizleri zelil ve perişan eden Kut’ül Amare büyük zaferinin 109’uncu yıl dönümünü onurla, iftiharla idrak ediyoruz. Zaferin, sonradan ‘Kut’ soyadını alacak cephe komutanı Halil Paşa’nın ifadesiyle, Kut’ül Amare’nin kızgın toprağı ve güneşli seması bütün Osmanlılara şeref ve şan, İngilizlere kara meydan olmuştur. İngiliz tarihçisi James Morris, Kut'taki bozgunu; "İngiltere’nin askera tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi" olarak tanımlamıştır.
29 Nisan 1916’da Bağdat’ta Dicle nehri kıyısında Kut şehrinde on binlerce İngiliz askeri, Osmanlı ordusuna resmen teslim oldu. Bu tarihi zafer üzerine Altıncı Ordu Komutanı Mirliva Halil Paşa, ordusuna şu mesajı çekiyordu: “İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale'de, ikinci vakayı burada görüyoruz… Bugüne 'Kut Bayramı' namını veriyorum." Türkiye'nin NATO'ya üye olduğu 1952 yılına kadar, tıpkı Çanakkale Zaferi’ni anma gününde olduğu gibi, 29 Nisan Silahlı Kuvvetlerde 'Kut Bayramı' olarak kutlanmaktaydı. Ne oldu, nasıl olduysa yüksek bir iman ve akıl gücüyle kazandığımız zaferin güven, cesaret veren ışıltısı, üzerine çekilen karanlık perde gerisinden yitip gitti. Bu necip milletin İngilizlere karşı kazandığı muhteşem zafer, belli ki, kimi karanlık odaklar tarafından kasıtlı olarak unutturulmak istenmiştir.
Kut’ül Amare, aynı yıl(larda) yaşanan Çanakkale destanında olduğu gibi, en zor zamanlarda, en zor koşullarda bile teslim olmayacağımızı göstermiştir. Hele söz konusu olan İslam’ın boğulmak istenen varlığını korumak olunca bu millet, başka hiçbir beşer takatinin dayanamayacağı zorlukların üstesinden gelir. Kalbimizi, ruhumuzu tutuşturan kor ateş, bütün emperyalistlerin stratejilerini yakıp kül eder. İnanmışlık ve adanmışlık bizim en büyük alametifarikamızdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak tarih bilinci inşasının ancak tarihi olayların unutturulmaması ve yaşayan değere dönüştürülmesiyle mümkün olacağına inanıyoruz.
Mana dünyamızı şekillendiren ve bu topraklarla ünsiyet kurduran tarihi zaferleri unutmak kendimizi ve tüm değerlerimizi tarihin dışına çıkarmaktır.
Bu sebeple Kut’ül Amare Zaferi’ne müfredata ve ders kitaplarında daha çok yer verilerek çocuklarımızın şahsiyet ve özgüven sahibi, vatanına ve milletine bağlı bireyler olarak yetişmeleri için her türlü çaba gösterilmelidir.