Yazı
Yazar : Ali YALÇIN
83029 Görüntülenme
Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…
Ali YALÇIN

Hayatımda en az katlanabildiğim şey, kutsallığın karikatürleştirilmesi ve saygıya karşı saygısızlık olmuştur. Biliyorum, hastalıklarından kurtulamıyor, saygılı olmakta zorlanıyor ve saldırmadan da duramıyorlar. Nietzsche’nin “Öyleleri vardır ki, eğer hastalıkları tedavi edilirse ölürler. Çünkü hastalıkları hayatta sahip oldukları tek şeydir” sözünün tam da bu güruhu tarif ettiği geliyor aklıma. Kendi kendime boş ver, ‘saygısızlık yapan ne kadar değerliyse saygısızlığı da o kadar değerlidir’, muhatap alma diyorum.

Hoşa gitmeyen davranışı, hakareti karşılıksız bırakmanın, içine atmanın ‘hazmetmek’ olduğunu bildiğim için hazmedilemeyecek zırvalıklara karşı bizim oraların “Haddini bilmeyene haddini bildirmek, yetim çocuğa elbise diktirmek kadar sevaptır” tabiriyle karşılık verirken, ağzı bozuklara “Edebim el vermez edepsizlik edene… / Susmak, en güzel cevap edebi elden gidene” de ve geç diyen arkadaşlara hak vermeden de edemiyorum. Her defasında edepsizliği elden bırakmadıkları için “Kalmamış ar ve haya; gitmiş edep, sizlerden / Edepsizlik’ utanır, şimdi Edepsizlerden!..” diyerek, oturun oturduğunuz yerde açtırmayın insanın ağzını ‘çiçek olun’ diyorum. Başlıktan hareketle, hangi devletin sadık kulu diye soranlar olacaktır. Onu da okuyanların ferasetine bırakıyorum.

12 Eylül’ün kördövüşünde sebep oldukları masumların vebalini kısa sürede üzerlerinden atarak sermaye yaptıkları kanlar üzerinden rant devşirip, kaset çekenler unutmasın ki küçükken topu inşaata kaçanların fotoromanları yayınlandı demek geçiyordu içimden. Eşi başörtülü cumhurbaşkanı seçilecek diye ortalığı karıştırmak isteyen paşalardan ‘sufle’ alanlar diye başlayıp okkalı bir cevap vermeyi düşündüm. Fakat sağduyulu üyelerinden ve milletten aldıkları cevapla sendeleyenlerin, dün ‘ya sağcısın ya solcusun’ diyerek kamplaştırdıkları insanlar tarafından ‘yok bunların birbirinden farkı, al birini vur ötekine’ diyerek ayrılmalarının öfkesini yenemediklerini gördüm. Dünkü hasımlarla şimdi hısım olup, omuz omuza stratejik düşman Eğitim-Bir-Sen’e saldırmaya devam edenlere ‘gazanız mübarek olsun’ deyip pandoranın kutusunu açmayı düşündüm ve ‘la havle’ çekip vazgeçtim.

Sendikacılık adına söyleyecek sözleri kalmayanların varlık sebebimiz olan din ve değerler üzerinden dine de, değerlere de zarar verecek tarzda salya fırlatıp samimiyet testine tabi tutmaya çalışmalarını irdelemek,  “kilise çanı-şarap-papağan” üçlemesi ile dindar geçinenler cevabı yazıp, bırakın kahramanlık öykülerini biz sizin cemaziyel evvelinizi de biliriz demeyi düşünüyordum. Konu, en temel insan hakkı olan inanç hürriyetinin vazgeçilmez parçası olan başörtüsü olduğu için ‘siz haklısınız’ demeden ben vatan-millet-mukaddesat sermayesi üzerinden seslenenlere ‘hodri meydan’ diyor, alana davet ediyorum.

Malazgirt’te, Miryakefalon’da, Çanakkale’de, Büyük Taarruz’da, hatta Kerbela’da Hz. Hüseyin’in yanında gösterdiğinizi varsaydığınız gayret ve kahramanlığınızı neden başörtüsü mağdurlarının özgürlük feryatlarını duyurma ve haklarını teslim etme konularında da göstermiyorsunuz?

Milli meselelerde muhalif siyasi partilerin bile hükümete destek olduğu biliyoruz. Yakın geçmişten buna birçok örnek sayabiliriz. Hükümetin kamuda kılık kıyafet konusunda özgürlüklerden yana bir niyet içinde olduğunu düşünüyorsanız, “neden hükümete özgürlüklerin sınırlarını genişletme konusunda kamuoyu desteği sağlamak yerine, bunu yapmaya çalışanlara köstek oluyorsunuz” diye soruyor; samimi olduklarını anlatmakta zorlananlara, “bırak köstek olmayı, hadi ‘Halep oradaysa arşın burada’, destek olun” diyorum.

Yeter ki bu sorun çözülsün. Kimsenin hatırlamadığı ama yaptıklarını iddia ettikleri “Başörtüme Dokunma!” eyleminin ötesine geçmelerini teklif ediyorum. ‘İstismar’ diyenlere, ızdırabı yaşayanın feryadı neden istismar olsun diye soruyorum. Kaldı ki, eğer öyleyse destek verirsin, herkes için serbestlik gelir, böylece eğer istismar söz konusuysa, başörtüsü istismar edilmekten de kurtarılmış olur!

Dinden geçinenler varsa, bu vesileyle sermayeleri de ellerinden alınmış olur. Yok eğer başörtüsünü ‘rant’ olarak düşünüyorsanız, buyurun rantı da, neması da sizin olsun.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde ‘Kamuda Başörtüsü Yasağına Hayır’ eylemimiz için ağababalarınız izin verirse ve yerseniz pazartesi günü sizleri alanlara bekliyoruz.

 

Ateşi Nemrut’tan korkar mı İbrahim olan,

Hodri meydan, hodri meydan…

Yazarın Diğer Yazıları
#

Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek

#

Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür

#

Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz

#

Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?

#

Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları

#

Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız

#

Pagan kültürden medet uman çağdaşlık

#

Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür

#

Yeni ufuklardan yeni umutlara

#

Paradigmalar sarmalında kadın ve emek

#

Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır

#

Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir

#

"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"

#

Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir

#

Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor

#

Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır

#

Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği

#

Bugün için umut gelecek için müjdeyiz

#

Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz

#

Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz

#

Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen

#

Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz

#

Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli

#

Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz

#

Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır

#

Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız

#

Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz

#

Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak

#

"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."

#

Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu

#

Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz

#

Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti

#

Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler

#

'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz

#

Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu

#

Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...

#

Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?

#

KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli

#

Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?

#

Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu

#

Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam

#

Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!

#

'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır

#

Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma

#

FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?

#

İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur

#

İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır

#

Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi

#

YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır

#

Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı

#

Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal

#

Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!

#

Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?

#

MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?

#

Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık

#

Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum

#

Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar

#

MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı

#

Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin

#

Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum

#

Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine

#

Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete

#

Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri

#

Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?

#

‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!

#

Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı

#

Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık

#

Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor

#

Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum

#

Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!

#

Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)

#

Yalan Namertlerin Cesaretidir

#

Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…

#

Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?

#

Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor

#

BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?

#

Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen