Yazı
Yazar : Ali YALÇIN
82872 Görüntülenme
Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık
Ali YALÇIN

Türkiye’de en kolay şey, Meclis’e ve milletvekillerine saldırmak/küfretmek ve seçtiği vekili aşağılamaktı. Vekillerin bunda suçu yoktu demek elbette mümkün değildi ama bu bana hep, bir projenin parçası gibi geldi. “Toplum en çok kime saygı duyuyor ve güveniyor” sorusu etrafında yapılan haber ve verilen istatistiklerin psikolojik harekâtın parçası olduğunu ve Genelkurmay Medyası tarafından kaleme alındığını bilenler için cevap sürpriz değildi. Meclis şamar oğlanıydı ve ne yalan söyleyelim hak ediyordu da…

Önce halktan kopmanın en önemli unsuru olan “lüks milletvekili lojmanı” uygulamasının yok edilmesi gerekiyordu ve öyle de yapıldı. AK Parti, milletvekilleri ile halkı kaynaştırma adına önemli bir adım atarak vekillerin kendi belirledikleri yerlerde kiraya çıkarak vatandaşla duygudaşlık içine girmelerinin yolunu açtı. Lojmanlar satışa çıkarıldı. Oturduğum evin bir kat altında milletvekili oturuyor. Kira ona da, bana da 500-650 TL arası. Hani şair, “Yetmiş dokuzun kışıydı… Sertti, soğuktu. İstanbul’a kar yağıyordu. Kömür yanıyordu sobalarda. Geceleri polisler, bekçiler oluyordu. Bir de biz oluyorduk… Ölümüne üşüyorduk ha! Yalan yok, polisler de üşüyordu…” diyor ya, tıpkı bunun gibi işte. Yani şiir tadında… Bu, mevcut hükümetin önemli bir siyasi adımıydı ve hep takdirle karşıladım. Sadece takdirle karşılanan uygulama bu değildi. Yapılan birçok icraat halktan yankı buldu. Çeteler, paramiliter yapılarla mücadele, demokratikleşme konusunda ortaya konulan cesaret ve “27 Nisan e-muhtırası” karşısında dik duruş gibi sıralanabilecek birçok konu heyecan oluşturdu ve güvenli gelecek için kapıyı araladı. “Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık” diyenlere inat karanlığın bir dakikasına bile tahammül edemeyen geniş halk kitleleri gibi ben de karanlığı hiç sevemedim.

Bu ülkede geceyarısı operasyonlarını, uykuları böldüğü gibi, demokrasiyi de böldüğü, kesintilere uğrattığı için hiç sevmedim… Cümlenin sonuna koyduğum üç noktayı “…” şerh edecek değilim ama en son geceyarısı operasyonuna da değinmeden geçemeyeceğim. 2012 bütçe görüşmelerinin son gününde 5 bin 600 TL’ye çıkarılan emekli milletvekili maaşlarının verilen bir önerge sonrası bütün siyasi partilerden katılımla 7 bin 750 TL’ye çıkarılması konusunda Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “Ancak biraz içim burkuldu demezsem, kendime karşı saygısızlık etmiş olurum” diyerek, operasyonu şık bulmadığını kibarca söylemiş. Sayın Bakan, öğretmenin bin 577 TL maaş aldığı bir ülkede, bırakın çalışan vekili, emekli yatan vekil maaşının 5 çalışan öğretmen maaşından yüksek olması, sizin içinizi burkmuş olabilir ama inanın ki milyona yaklaşan eğitimciyi çileden çıkarmıştır.

Geceyarısı operasyonunu şık bulmak bir yana, az bulan vekil de var. MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkan, aylık masraflarını; möbleli bir konuta aylık 2 bin 500 TL kira, yönetim gideri, sıcak su, elektrik, ısınma bedeli olarak 714 TL, Ankara’da kullandığı aracı için 400 TL yakıt, sekreter ve danışmanının telefon görüşme giderleri için 530 TL, uçakla seyahat bedeli için 2 bin 246 TL, misafirleri ağırlama bedeli olarak 2 bin 600 TL, düğün ve cenazelere gönderdiği çelenkler için TEV’e bin 350 TL, kuru temizlemeye 400 TL olmak üzere 10 bin 740 TL’nin nereye gittiğini tek tek sıralamış ve maaşını az bulan vekillerden biri olarak dert yanmış. Doğru, dert adamı söyletir.

Peki, Sayın Vekilim, sizin sadece möbleli konuta ödediğiniz 2 bin 500 TL kiranın bile 900 lira eksiği kadar maaş alan öğretmenin halini hiç düşündünüz mü? Kendiniz için verilen maaş artış önergesine duyduğunuz heyecanı eğitimcilere yaşatmak için hiç önerge verip kürsüden ‘nedir bu kepazelik’ dediniz mi? Sizin demecinizi okuyan 9/1’de ek ders ücreti dahi alamayan bin 577 TL maaşla ayakta durmaya çalışan genç idealist bir öğretmenin, “Bir fidandım derildim. Fırtınaydım duruldum. Yoruldum çok yoruldum. Siz benim neler çektiğimi. Nerden bileceksiniz” şarkısını yüksek sesle söylemesini duydunuz mu?

2 bin 500 TL’ye möbleli konutta oturan vekil; bin 600 civarında maaş alan ve kirada oturan öğretmenin, hizmetlinin, memurun, asgari ücretlinin, “Siz benim neler çektiğimi nerden bileceksiniz” feryadını nasıl duyacak. Vekilin, “Açız kardeşim” diye söylemekten ar eden öğretmene söyleyeceği söz, olsa olsa, halkın durumuna Fransız olan Fransa kraliçelerinden Marie Antoinette’nin “Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler” sözü olur.

CHP, durumun vahametini anlamış olacak ki, düzenlemede imzası olan Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş ile Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın disiplin kuruluna sevk edildiği duyurdu. Karizmayı kurtarmak için ise, eğer Cumhurbaşkanı veto etmezse, Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağını ifade etti. 


Çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemi üçlemesiyle bu dönem daha iyi işler yapacağını vaat eden iktidar tekrar kendi eleştirdiği noktalara mı dönüyor. Altındaki zemini bir anda kaydıracak olan bu ve benzeri adımlarla nereye varmak istiyor. Şike Yasası, danışmana, sekretere ve şoföre fahiş ücret artışı, bazı siyasi yetkililerin basına yansıyan rahatsız edici söylemleri, 15 aydır bekleyen Toplu Sözleşme Yasa Tasarısı konusundaki duyarsızlık ve en son olarak da geceyarısı operasyonu ile Bakan Günay’ın dahi “içim burkuldu” dediği, yangından mal kaçıran “emekli milletvekili maaşları” için fahiş artış… 



Madem yazının başını ve ortasını şiirle destekledik, öyle ise şiirle bitirelim. Abdurrahim Karakoç’un vekili ziyarete giden köylüyü konu alan Yürüdü kör topal çıktı şehirden/ Ağzına küfürler doldu zehirden/Salladı dilini vazgeçti birden/Oy dedi yutkundu eğdi başını” dizesindeki gibi, başta eğitim çalışanları olmak üzere, millet “oy” diye yutkunup dilini geri çekmiyor artık.

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’den bir iyilik yapmasını ve şike duyarlılığı göstermesini bekliyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları
#

Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek

#

Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür

#

Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz

#

Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?

#

Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları

#

Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız

#

Pagan kültürden medet uman çağdaşlık

#

Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür

#

Yeni ufuklardan yeni umutlara

#

Paradigmalar sarmalında kadın ve emek

#

Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır

#

Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir

#

"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"

#

Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir

#

Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor

#

Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır

#

Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği

#

Bugün için umut gelecek için müjdeyiz

#

Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz

#

Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz

#

Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen

#

Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz

#

Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli

#

Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz

#

Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır

#

Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız

#

Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz

#

Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak

#

"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."

#

Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu

#

Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz

#

Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti

#

Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler

#

'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz

#

Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu

#

Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...

#

Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?

#

KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli

#

Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?

#

Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu

#

Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam

#

Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!

#

'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır

#

Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma

#

FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?

#

İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur

#

İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır

#

Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi

#

YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır

#

Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı

#

Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal

#

Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!

#

Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?

#

MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?

#

Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık

#

Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum

#

Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar

#

MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı

#

Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin

#

Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum

#

Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…

#

Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine

#

Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete

#

Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri

#

Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?

#

‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!

#

Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı

#

Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor

#

Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum

#

Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!

#

Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)

#

Yalan Namertlerin Cesaretidir

#

Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…

#

Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?

#

Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor

#

BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?

#

Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen