Yazı
Yazar : Ali YALÇIN
13841 Görüntülenme
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"
Ali YALÇIN

‘Eğitimin geleceği’ ve ‘Gelecekteki eğitim’e dair cümle kurmadan önce bizi nasıl bir geleceğin beklediğiyle ilgili mülahazalara odaklanmak iyi bir nirengi noktası olabilir. Zira günümüzde geleceğe dair tasavvurların odağında dijital devrim ve bu devrimin ürettiği/üreteceği fırsat ve felaketin yan yana durduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. İnsanın, bu gelecek tablosu içerisinde nasıl konumlanacağına ilişkin analizlere kulak vermek “yarının ötesini” tahayyül edebilmek için önemlidir. Bu bağlamda Dünya Ekonomi Forumu Kurucusu ve Yönetici Başkanı Klaus Schwab’ın “tüm yaşam deneyimlerimizi yeniden şekillendirecek bir döneme girdiğimiz” iddiasını irdeleyerek başlayalım. Schwab, ekonomiden toplumsal ilişkilere, hukuk anlayışından çalışma hayatına kadar her şeyi yeniden şekillendireceğine inandığı bu dönemi 4. Endüstri Devrimi olarak nitelendiriyor. ‘İnsanlık tarihi boyunca bu kadar büyük vaatler ve potansiyel tehlikeler içeren başka bir dönem yaşanmadığına’ inanan Schwab’a göre dijital devrim, çok daha yaygın mobil internet, ucuzlayan daha küçük ama daha güçlü sensörler ve yapay zekâ ile karakterize olmuş durumda. Schwab, dijital devrim dediği bu süreçte merkeze şu soruyu koyuyor: “İnsanlık bu süreci nasıl karşılayacak ve nereye kadar bu sürecin bir parçası olacak?”

Burada kilit cümle, “insan nereye kadar bu sürecin bir parçası olacak’ sorusudur. Çünkü bu tasavvura göre gelecekteki insan, geliştirdiği dijital dünyanın bir nesnesi ve hatta ayak bağı olma riski ile karşı karşıyadır. Geleceğin dünyasında yaşanan gelişmelerin tüm ilişkileri yerinden edeceği/yeniden tanımlayacağı öngörüsü hâkimdir. Son dönemde bu öngörüleri besleyen birçok araştırmadan haberdar oluyoruz. Bu araştırmaların birinde, ABD’de toplam istihdamın yüzde 47’sinin gelecek 10 ya da 20 yıla yüksek risk altında gireceği sonucuna varılıyor. Bu meslek gruplarının başında hukukçular, finansal analistler, doktorlar, gazeteciler, muhasebeciler, sigortacılar, kütüphaneciler yer alıyor. Tom Peters’in, “işleriniz iyi gidiyorsa eğitim bütçesini iki katına çıkarın, kötü gidiyorsa dört katına” tavsiyesi, gelecekte işlerin pek de yolunda gitmeyeceğini öngören yaklaşımları düşündüğümüzde daha da önem kazanıyor.

Günümüzde çok net bir kırılma veya dönüşüm yaşanmaktadır. Değişen dünya ve insan realitesiyle birlikte eğitimin niteliği de değişecektir. Geleceğin eğitiminin nasıl olacağı, bütün cevap ve hazırlıkları biçimlendirecek en temel sorudur. Bugün daha çok teknolojik eksenle biçimlenen değişimi anlamada, bu kaçınılmaz realiteye uzak ve ters düşmeden geçmiş birikimleri gelecek nesillere aktarmada yine en başat görev eğitimindir, eğitimin olacaktır.

Eğitim-Bir-Sen olarak, küreselleşmenin eğitimde neden olduğu/olacağı etkileri irdelemek ve bu değişimlerin maruz kalanı değil, öznesi olmanın gereğini yerine getirmek için birçok platformda gayret sarf etmekteyiz. Bu gayretlerimizin bir yansıması olarak, Eylül ayında İstanbul’da, dört gün süren ve 77 ülkeden 175 sendikacının katıldığı uluslararası “Küreselleşme, Eğitim ve Sendikalar” sempozyumunu düzenledik. Bu programda, geleceğin eğitimine şekil verirken her ülkenin kendi dinamiklerini de göz önünde bulundurarak temkinli adımlar atmaya dönük kaygıları olduğunu gördük. Bu bağlamda, Singapur’dan gelen katılımcının vurguladığı “Eğitimde başarılı olan ülkelerden eğitim sistemlerini devşirmenin, monte edildikleri ülkelerde kayıp nesillere neden olacağı” hususu hayatidir. Bir ülkenin eğitim politikalarını belirlerken kendi yerel dinamiklerini aktive etmeden kopyala/yapıştır mantığı ile attığı her adımın eğitimde endoktrinasyona küresel boyut katarak yerel dinamikleri tahrip edeceği tespitine katılmamak mümkün değil.

Sempozyumumuzda, küreslleşmenin eğitime yansımasının her ülkede ayrı bir gerçekliğe tekabül ettiğini bir kez daha gördük. Küreselleşmenin sınırları erittiği iddiasının yaygın bir inanca dönüştüğü bir vasatta; bir yanda, Batı Şeria’da 600 kontrol noktasının varlığı ve Kudüs’te okula devamsızlığın yüzde 50’leri bulması bir toplumun gerçekliği iken, öte tarafta Endonezya ve Kenya’da “Dünya vatandaşlığı eğitim konsepti” içerisinde öğretmenleri ve öğrencileri Endüstri 4.0’a hazırlamak için “Akıllı öğrenim merkezleri” açma gayretleri bir başka gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor.

İnsan odaklı ve medeniyet köklerinin üzerinde olgunlaşan bir eğitim anlayışının elzem olduğunun bir kez daha altını çizmekte fayda görüyorum. Buna mukabil yerele sıkışıp kalan, küreselleşmeyi yok sayan her çözümün de yetersiz olacağını ifade etmek gerekiyor. Bugün, eğitimin ticarileşmesinin tüm dünyada bir eğilim olarak yükselmesinden eğitimin emtia olarak görülmesine, neoliberal politikaların eğitimde rekabeti merkeze alan yaklaşımlarından IMF ile eğitimin şekillendirilmesine kadar birçok ülkenin içinde yer aldığı tabloyu küreselleşmenin bir sonucu olmak görmek durumundayız.

Öğrencilerin ve öğretmenlerin yeni dijital çağa hazırlıklı olmasını temin etmeye çalışırken, küreselleşmenin tek tip insan üreten bir kültürel şiddet aparatına dönüşmesine mani olmanın en etkili yöntemi, paranteze alınmış yerel dinamiklerin merkeze yerleştirilmesidir. Bizim medeniyetimiz, bilgi ve eğitim medeniyetidir. Daru’l Hikme’den başlayan eğitim kurumları her ilginin, her kademenin ihtiyacına cevap verecek çeşitlilikte çoğalmıştır. Sıbyan mekteplerinden medreselere kadar kendi şartlarında son derece sistemli olan geleneksel eğitim, ferdi amaçlayan, ferde odaklanan eksende yapılanmıştır. Ferdin hayal ve düşünce dünyası, bilgi ve ahlak seviyesi, becerilerinin terbiye ve disipline edilmesi, sorumlulukları ayrıntılı olarak konu edilmiş, başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Bizde en meşhur örneği Ragıp el İsfahanî tarafından verilen ‘Müfret’ veya ‘Müfredat’ adlı eğitimin içeriğini konu edinen eser isimlerinin ‘fert’le doğrudan ilgili olması çok anlamlıdır. Yani bizim eğitim sistemimiz esas itibarıyla insanı tek tek yetiştirmeyi amaçlamış ve bunu başarmıştır. O nedenledir ki, Buhara’dan Semerkand’a, Bağdat’tan Mısır’a, İstanbul’a kadar eğitim kurumlarında İbn-i Sinalar, Farabiler, Biruniler, Kaşgarlı Mahmudlar, El Cezeriler, Ali Kuşçular, Koçi Beyler, Kâtip Çelebiler çıkmıştır. Sahasında insanlığı aydınlatan şahsiyetlere bakıldığında, nesnel ve öznel yönlerinin son derece gelişmiş olduğu görülür. İbn-i Sina ve El Cezeri’deki gibi teknikte de, İbni Haldun ve Zemahşeri’deki gibi insani ve İslami ilimlerde de zirveye çıkılmıştır.

Bu bütünlük, esasen bugün de muhtaç olduğumuz insan merkezli programdır. Hayatı ve insanı maddi manevi bütün yönleriyle kavramak, geleneksel eğitim düzenimizin bize sunduğu eşsiz imkândır. Bugünün ve geleceğin eğitim sisteminin nasıl olması gerektiği, bu tarihî birikim ve tecrübelerin sağladığı imkânlar, açılar bir yana konularak tartışılamaz. Bu birikim ve tecrübe bize son derece yol gösterici olmaktadır, olacaktır. Şimdi oyalanmadan, işin vahametini, bizi bekleyen risk ve imkânları düşünüp araştırarak kendimize sormalıyız: Eğitim düzenimiz, edinimi, içeriği, üretimi, paylaşımı, uygulanışı ile yeni bilginin biçimlendirdiği dünyayı anlamaya, anlatmaya hazır mıdır? Köklü bir kültür ve medeniyetin sahipleri olarak yeni dünyanın ağır realiteleriyle bunalan, daralan çağdaş insana bir çağrımız var mıdır? Bugüne ve yarına sorularımız nelerdir? Bugünün ve yarının sorularına cevaplarımız nelerdir?

Hayatın her anında, her alanında hızlanan hareket, bugünün bilgisi ve alışkanlıklarıyla da yarını yaşamamızı imkânsız kılacaktır. İrlandalı Şair William Butler Yeats’in dediği gibi, “Eğitim artık kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır.” Baş döndürücü gelişmelerin büyük bir hızla yaşandığı bu yeni dünyada bilgiyi istifleme değil, işleme yeteneğini kazandıracak yepyeni bir eğitim modeli adeta kendini dayatmaktadır. Bugünün dünyasını dünün bilgi ve donanımlarıyla yaşamanın, hele başarmanın imkânı yoktur. Suyu yokuşa akıtmakla ziyan ettiğimiz geçmiş dönemlerde, eğitimde gerekli atılımı yapamadığımız ve açılımı başaramadığımız için, bugün birçok konuda yaya kaldık.

Dünya ve tarih yeni bir yöne evrilmektedir. O hâlde ya dogmatik ideolojik prangalardan kurtularak yeni bir paradigmal atılım içine gireceğiz ya da yine yaya kalacağız.

Yazarın Diğer Yazıları
#

Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek

#

Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür

#

Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz

#

Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?

#

Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları

#

Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız

#

Pagan kültürden medet uman çağdaşlık

#

Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür

#

Yeni ufuklardan yeni umutlara

#

Paradigmalar sarmalında kadın ve emek

#

Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır

#

Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir

#

Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir

#

Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor

#

Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır

#

Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği

#

Bugün için umut gelecek için müjdeyiz

#

Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz

#

Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz

#

Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen

#

Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz

#

Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli

#

Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz

#

Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır

#

Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız

#

Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz

#

Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak

#

"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."

#

Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu

#

Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz

#

Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti

#

Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler

#

'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz

#

Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu

#

Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...

#

Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?

#

KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli

#

Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?

#

Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu

#

Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam

#

Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!

#

'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır

#

Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma

#

FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?

#

İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur

#

İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır

#

Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi

#

YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır

#

Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı

#

Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal

#

Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!

#

Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?

#

MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?

#

Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık

#

Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum

#

Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar

#

MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı

#

Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin

#

Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum

#

Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…

#

Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine

#

Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete

#

Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri

#

Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?

#

‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!

#

Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı

#

Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık

#

Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor

#

Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum

#

Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!

#

Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)

#

Yalan Namertlerin Cesaretidir

#

Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…

#

Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?

#

Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor

#

BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?

#

Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen