Yazı
Yazar : Ramazan ÇAKIRCI
79026 Görüntülenme
Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!
Ramazan ÇAKIRCI

6975>“Merhaba sayın yetkili; benim kızım Muş’ta, eşi Denizli’de sözleşmeli öğretmen olarak çalışmaktadır. 2.5 yaşında bir torunum var. Torunum iki yıldır babasından ayrı büyümektedir. Bu ayrılık aile bütünlüğünü korumakla görevli devlet büyüklerimizin uygulamalarından kaynaklanıyor. Torunumun annesi sabah okula giderken kızını komşusuna bırakarak 30 km mesafede bir okula gidip ders veriyor. Kızım bu ruh hali ile nasıl öğretmenlik yapar, öğrencilerine ne kadar faydalı olur? Sözleşmeli öğretmenlere 2009 Şubat dönemi özür grubunda yer değişikliği hakkı verildi. Öyle bir hak ki, ne kızım Denizli’ye ne de eşi Muş’a yer değişikliği isteyebilmektedir. Maliye Bakanlığı’nın boş pozisyon uygulaması, bu hakkın kullanılmasına engeldir diyorlar. Bu ne garip bir uygulamaymış. Sahiden böyle uygulama olur mu? Bu ne zamana kadar devam edecek? Acaba Bakanlık yetkililerinin gelinleri veya kızları bu durumda olsaydı ne yaparlardı?”

 

Bu mail bir öğretmen babasından geldi. Bunun gibi daha binlerce mail almaktayım. Çoğunun derdini, sıkıntısını anlattığı için yazımın girişine aldım.

 

Kaliteli ve nitelikli eğitim, sorunsuz eğitimci ile mümkündür. Maalesef eğitimcilerin son yıllarda problemleri o kadar çok birikti ki, bunlar eğitimin temel sorunu haline geldi. Aynı kurum içinde çalışan öğretmenler kadrolu, sözleşmeli, ücretli, şeklinde kast teşkilatını andırır bir yapıya dönüşmüştür. Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmen uygulaması ile eğitimin sorunları Öğretmenler Odası’ndan başlamaktadır. Öğrenci sorunlarının konuşulduğu ve çözüme kavuşturulduğu okuldaki en önemli birimlerden biri olan Öğretmenler Odası, yanlış öğretmen atama politikası ile farklı statü köşelerine dönüşmüştür. Dün, statü farklılığından oluşan yara, bugün kangrenleşmiştir. Tüm olumsuzluklara rağmen Bakanlık, öğretmen açığını sözleşmeli ve ücretli öğretmen alımı ile kapatmaya devam etmektedir.

 

Bakanlık öğretmen açığını kapatmak durumundadır. Her öğretmen eğitime katma değerdir. Ancak aynı eğitimi görmüş, aynı okulda aynı görevi yapanların, farklı statülerde olması, farklı ücret alması sebebiyle eğitime ciddi anlamda müspet katkı sunmasını beklemek ne kadar gerçekçidir? Bakanlık yetkililerine göre, statüleri farklı olsa da, öğretmenler arasında fark bulunmamaktadır. Ama gelin bir de öğretmenlerimize sorun. Onlara bir dokunan bin ah işittir. Aynı okuldan mezun olup aynı işi yapan öğretmenler arasındaki farkı görmek için sözleşmeli öğretmenliğin, ücretli öğretmenliğin ne anlama geldiğini izah etmeye gerek yoktur sanırım. Eğitim Fakültesi mezunu olup KPSS’de üç beş soru az yaptığı için atanamayan ve ücretli olarak görevlendirildiği okuldan aldığı ücret, dersine girdiği öğrencinin harçlığından neredeyse daha azdır. Bakanlık yetkilileri, sözleşmeli, kadrolu öğretmen arasında fark olmadığını dillerine pelesenk etseler de, ortada ciddi farklar vardır.

 

Kadrolu ile sözleşmeli öğretmenler arasındaki farkları saymak mümkündür. Ancak trajik olan bir fark var ki, bunu sizlerle paylaşmadan geçemeyeceğim. Sözleşmeli öğretmenler, eşlerinden ayrı şehirlerde yaşamaya, çocukları babalarından ayrı büyümeye mahkûm edilmiştir. Ocak 2009 atama dönemi süresince yüzlerce telefon ve mail aldık, hala alıyoruz; sinir krizi geçirecek kadar sitemler, Bakanlığa öfke ve beddua, aile bütünlüğünün yok edilmesi,  en kötüsü, eşlerin ayrılma noktasına gelmesi… Buna karşın, Bakanlık yetkililerine mağduriyetlerini iletenler, “Çalışmak istemiyorsan istifa et” cevabını almaktadır. Kısacası, sözleşmeli öğretmenlerin durumu trajik…

 

Sözleşmeli öğretmenlere; teorik olarak boş pozisyon bulunması kaydıyla yer değiştirme hakkı verilmiş olsa da, fiilen yer değiştirerek aile bütünlüğünü sağlaması çok zordur. Malumunuz, Anayasa’nın 41.  maddesinde,  “Aile,  Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır…” denilerek, aile birliğinin korunması sosyal bir hak olarak nitelendirilmiş ve devletin aile bütünlüğünü korumaya yönelik adımlar atması gerektiği bildirilmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ise, “Aile, toplumun doğal ve temel birimidir. Toplum ve devlet tarafından korunur” denilmektedir.  Aile; toplumun doğal ve esas bir birimi olup, toplum ve devlet tarafından korunma hakkına sahiptir. Devlet; toplumun doğal ve temel birimi olan aileyi özellikle kuruluşunda, çocukların bakım ve eğitiminden sorumlu olduğu için en geniş biçimde korumalıdır.

 

Üst norm olarak kabul edilen anayasa ve uluslararası sözleşmeler, yürütmeye ilişkin tüm mevzuatın amir hükmündedir. Devlet; toplumun doğal ve temel birimi olan aileyi korumak ve bütünlüğünü sağlamak için neden gerekli tedbirleri almıyor? Üst hukuk normlarını bir tarafa bırakacak olsak da, eşleri ayrı ayrı şehirlerde yaşamaya mahkûm etmek ne kadar insani bir durumdur?

 

Öğretmenleri; sözleşmeli, kadrolu ve ücretli diye sınıflandırmanın ülke eğitimini olumsuz etkileyeceği bir gerçektir ve bu tartışılması, üzerinde özenle durulması gereken hassas bir konudur.

 

Sorunsuz bir eğitim için öncelikle eğitimcinin sorunları çözülmelidir. Çünkü bir öğretmenin derse girerken ruh hali çok önemlidir. Öğretmenlik mesleği zihni dağınıklıkla yürütülemez; yürütülse de, o öğretmen derste yeteri kadar verimli olamaz ve öğrencileri gerektiği gibi yetiştiremez. Bu bakımdan öğretmenden maksimum düzeyde verim almak isteniyorsa, özlük, sosyal ve ekonomik hakları insan onuruna yakışır yaşam standardının üzerine çıkarılmalıdır.

 

Yazarın Diğer Yazıları
#

Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası

#

Emek varsa başarı vardır

#

Mutfak yangın yeri

#

Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası

#

Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin

#

Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz

#

Sendikacılığın hokkabazları

#

Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret

#

Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal

#

Ne rakipsiniz ne de refik

#

Devlet yalan söylemez!

#

Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik

#

Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok

#

Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır

#

Uluslararası sempozyumumuzun ardından

#

Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...

#

İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir

#

İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak

#

Gelecek sizinle daha iyi olacak

#

Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri

#

Bir halk destanı: 15 Temmuz

#

Gelecek günler daha güzel olacak

#

Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık

#

Öze yeni bir yolculuk zamanı

#

Seçimimiz Kumpasları Bozmalı

#

Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar

#

Yüreğe Düşen Loğ Taşı

#

İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk

#

Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun

#

Yeniden Bismillah

#

Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz

#

MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok

#

Y.U. Sendikacılığı

#

Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?

#

Özgür Üniversite ve Örgütlenme

#

Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü

#

Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları

#

MEB Hatasından Dönmelidir

#

MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir

#

Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!

#

MEB’e Acil Reçete

#

Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme

#

Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız

#

Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?

#

Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor

#

Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?

#

Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız

#

Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?

#

Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri

#

Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!

#

Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek

#

Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir

#

Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar

#

Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?

#

Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca

#

Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?

#

Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var

#

Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü

#

Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!

#

Usuls

#

Garip Bir Dava ve Sonrası…

#

Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!

#

18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!

#

Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi

#

Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik

#

Hedefe Emin Adımlarla!

#

Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir

#

Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti

#

Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen