Yazı
Yazar : Ramazan ÇAKIRCI
79840 Görüntülenme
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Ramazan ÇAKIRCI

28 Şubat sürecinde başörtüsünün tüm üniversitelerde yasaklanması için MGK’da bir karar alınır. Bu kararın kararlı bir şekilde uygulanması için YÖK Genel Kurulu’nda bütün rektörler uyarılır. Dönemin yasakçı YÖK Başkanı Kemal Gürüz, başörtülü öğrencilerin üniversitelere alınmaması konusunda çok dikkatli davranır! 13 Mart 1998 tarihinde Rektörler Komitesi Toplantısı’nda rektörlere, “irtica brifingi” verilir. Brifing sonrası bir bildiri yayımlanır. Bildiride, başörtüsünün üniversitelerde kesin yasak olduğu ifade edilir. Brifing sonrası İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, dekanlarla bir toplantı yapar ve “Türban yasağını uygulamak için gerekirse bilime ara verin” talimatını verir. Sonrasında şiddetli bir zulüm başlar, birçok üniversitede ‘ikna odaları’ kurulur. Aynı yıl üniversite sınavlarına başörtülü fotoğrafla başvuru yasağı da başlar. Bir yıl sonra Açıköğretim fakültelerinde de... 2001 yılının hemen başında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde sözde ilahiyatçı Dekan Zekeriya Beyaz’ın baskıcı uygulamaları başlar. Bin 500 kız öğrencinin başörtülü olarak derse girmesi engellenir. Bu zulme, diğer kız öğrencilerle birlikte erkek öğrenciler de karşı çıkar. Keyfi ve hukuksuz uygulamalar neticesinde binlerce öğrenci ya okulunu bırakır ya da çeşitli disiplin cezalarına maruz kalır. 


Bir başka zulüm, YÖK’ün 30 Temmuz 1998 tarih ve 9.88.90 sayılı kararı ile meslek lisesi mezunlarına üniversite giriş sınavlarındaki katsayı uygulaması. YÖK’ün katsayı uygulaması, meslek lisesi öğrencilerinin ağırlıklı ortaöğretim başarı puanlarının, kendi alanları ile ilgili yükseköğretime girmek istediklerinde 0,8; başka bir alanda sınava girmek istediklerinde ise 0,3 ile çarpımını gerektiren bir uygulama. Söz konusu uygulama ile imam hatip lisesi mezunlarının ilahiyat fakültesi dışındaki alanlara girmesi neredeyse imkânsız hale gelir. Uygulama sonrası imam hatip liselerine tarihinin en büyük darbesi vurulur. Bu darbeyle, 1999 yılında imam hatip liselerinden mezun olan öğrenci sayısı 80 bin iken, 2003 yılında 10 binin altına düşer. 

Üniversitelerdeki zulüm, başörtüsü ve katsayı ile sınırlı değildir. Üniversitelerde hoca kıyımı da eksik olmaz. İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun baskısı, birçok onurlu profesörü de istifaya zorlar. 

Tarihimizin utanç sayfalarında yer alan 27 Mayıs 1960 darbesiyle, bilim üretmenin bir tarafa bırakıldığı ve ideolojik çatışmaların merkezleri haline gelen üniversitelerde, bu defa da, 1980 darbesiyle YÖK’ün bürokratik hegemonyası tezahür eder. Üniversiteler, tam bir derebeyliğe dönüşür. İhsan Doğramacı ile başlayan, Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç ile devam eden 1980 sonrası baskıcı dönemde, Anadolu çocuklarına karşı horlama ve dışlamalara devam edilir, en acımasız baskılara başvurulur. Özellikle başı sıkışan darbeciler için bazı üniversiteler önemli görevler ifa etmeye başlar. 25 Ekim 2003 tarihinde Ankara’da YÖK Başkanı Kemal Gürüz, bazı rektörler ve üniversite öğretim üyeleriyle zorla mitinglere getirilen öğrencilerin katıldığı  “Cumhuriyet’e ve Atatürk’e Bağlılık” Mitingi’nde, rektörlerin “Kubilay” olmaya hazır olduklarını söyleyerek “Ordu Göreve” pankartı açtıkları gibi... 


Bilimden uzak, darbecilere çanak tutan böylesi üniversite yöneticilerinden, bilim üretme dışında her şey beklenirdi. Yaşanan zorlu süreçten sonra, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in görev süresi Aralık 2007’de dolar; yerine, YÖK’ün baskıcı uygulamalarına karşı ezber bozan, demokrat, özgürlükçü Yusuf Ziya Özcan Hoca göreve getirilir. Yusuf Ziya Hoca döneminde üniversitelerde, önce bilim insanları, sonra öğrenciler rahat bir nefes almaya başlar. Hoca, yaptığı açılımlarla insanı merkeze alma gayretinde olur, daha fazla özgürlük için çalışır. Üniversiteleri; bilgi üreten, bilgiyi ileten ve yayan bir öğretim ve araştırma kurumu haline getirme gayretinde olur. İnsanların yaşam tarzlarına ve inançlarına saygı gösterir. Kimsenin giyim ve kuşamına müdahale etmez. Müdahale edene müdahale eden olur. Bunun için başörtüsü mağduriyetini yaşayanların hep yanında oldu, başörtüsünün önündeki engelleri kaldırdı. Bu nedenle Anadolu insanı da Yusuf Ziya Hoca’yı hep sevdi. 


Son adımında ise, mütedeyyin insanların çocuklarını okuttuğu imam hatip liselerinin önünü kesmek için “balyoz” gibi indirilen ve neredeyse bütün meslek liselerini bitirme noktasına getiren “katsayı zulmünü” kaldırarak önemli bir iş yaptı. Bu gayretini, çabasını unutmak elbette mümkün değildir. 

19 Şubat 2011’de gerçekleştirdiğimiz 4. Olağan Genel Kurulumuza katılmıştı. Teşkilatımızın kendisine karşı ilgisi ise müthişti. Çünkü teşkilatımız, kendileri gibi sivil duruşu olan, sivilleşmeyi önemseyen bilim insanlarını bağrına bastığı gibi, O’nu da bağrına basmıştı. Yusuf Ziya Hoca, genel kurulumuza hitaben yaptığı konuşmada, “sendikalar eskiden YÖK’e alınmıyordu, şimdi ise ellerini kollarını sallayarak YÖK’e gelebiliyor ve taleplerini ileterek çözüm yolları arayabiliyor, en büyük farkımız budur, milletle kucaklaşmaktır” diyerek haklı bir çıkış yapmıştı. Çünkü kendisi YÖK Başkanı oluncaya kadar Eğitim-Bir-Sen, YÖK ve üniversiteler önünde ‘üniversitelere özgürlük’ diye sürekli eylemler yapmıştı. Amacımız, üniversite özgürlüğünün sadece üniversitelerin idari özerkliğinden ibaret olmadığını belirtmek; akademik ve idari personelin ifade özgürlüğünü vurgulamak; üniversiteye girişte uygulanan katsayı gibi adaletsizliklerin önlenmesini sağlamak; üniversite öğrencilerine yönelik başörtüsü yasağı gibi çağdışı ve insan haklarına aykırı hukuksuz uygulamalara son verilmesinin de üniversite özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğunu haykırmaktı. Yusuf Ziya Özcan Hocam, konuşmasının devamında, Eğitim-Bir-Sen’e özel bir teşekkürü olduğunu ifade ederek, “Özellikle katsayı ve başörtüsü konusunda, gerçekten kırılma noktalarının yaşandığı anlarda sendikayı her zaman yanımızda bulduk ve desteklerini hiç esirgemediler. Bundan dolayı teşekkür ediyorum” demişti. 

Biz de, YÖK’ün bir dönemine çok şey sığdıran, özellikle “başörtüsü yasağı” ve “katsayı zulmüne” son vermek için çaba gösteren ve elini taşın altına koyan Yusuf Ziya Özcan Hocamıza teşekkür ediyoruz. 

Yolun açık olsun Sayın Yusuf Ziya Hocam. Bu camia sizi unutmayacak, hep hayırla yad edecektir!

Yazarın Diğer Yazıları
#

Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası

#

Emek varsa başarı vardır

#

Mutfak yangın yeri

#

Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası

#

Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin

#

Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz

#

Sendikacılığın hokkabazları

#

Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret

#

Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal

#

Ne rakipsiniz ne de refik

#

Devlet yalan söylemez!

#

Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik

#

Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok

#

Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır

#

Uluslararası sempozyumumuzun ardından

#

Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...

#

İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir

#

İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak

#

Gelecek sizinle daha iyi olacak

#

Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri

#

Bir halk destanı: 15 Temmuz

#

Gelecek günler daha güzel olacak

#

Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık

#

Öze yeni bir yolculuk zamanı

#

Seçimimiz Kumpasları Bozmalı

#

Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar

#

Yüreğe Düşen Loğ Taşı

#

İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk

#

Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun

#

Yeniden Bismillah

#

Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz

#

MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok

#

Y.U. Sendikacılığı

#

Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?

#

Özgür Üniversite ve Örgütlenme

#

Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü

#

Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları

#

MEB Hatasından Dönmelidir

#

MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir

#

Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!

#

MEB’e Acil Reçete

#

Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme

#

Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız

#

Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?

#

Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor

#

Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?

#

Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız

#

Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?

#

Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri

#

Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!

#

Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek

#

Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir

#

Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar

#

Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?

#

Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?

#

Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var

#

Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü

#

Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!

#

Usuls

#

Garip Bir Dava ve Sonrası…

#

Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!

#

18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!

#

Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi

#

Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik

#

Hedefe Emin Adımlarla!

#

Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!

#

Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir

#

Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti

#

Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen