Yazı
Yazar : Ramazan ÇAKIRCI
44441 Görüntülenme
Ne rakipsiniz ne de refik
Ramazan ÇAKIRCI

Allah rakibin de refikin de akıllısından versin. Aslında bu söz “dostun da düşmanın da akıllısı” şeklinde ifade edilir. Lakin tabelasında sendika ismi geçtiği için, değil düşman görmek, rakip ifadesini bile fazla ötekileştirici görürüz. Ancak kamu görevlileri sendikacılığında adeta bir kambur haline dönüşen sağımızdaki konfederasyonun toplu sözleşme ve hakem heyetinde durdukları yer ve söylemleri artık pes dedirtti.

Bu süreçte yaşanan akıl dışı tutumlar saymakla bitmez. Pazar günü Eğitim-Bir-Sen olarak Kamu Hakem Heyetine; idari personelden öğretmene, akademisyenden yardımcı hizmetler sınıfı çalışanına kadar ‘mali ve sosyal hakları’ içeren kapsamlı bir sunum yaptık. Toplu Sözleşme Masasında uzlaşılan-uzlaşılmayan birçok hususu da gerekçelerimizle Hakem Heyetine anlattık.

Hakem heyetinde en üst sosyal diyalog mekanizması olan toplu sözleşmenin normlar hiyerarşisindeki konumu hususunda ikna etmek, sendikal açıdan başlı başına bir kazanım olacakken, Hakem Heyetindeki Kamu Sen temsilcisinin bazı toplu sözleşme hükümleri ile ilgili değişik taleplerinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz ettiğine şahit olduk.

Kamu-Sen temsilcisi zoraki üyelikle ayakta tutulmaya çalışılan İLKSAN üyeliğinin isteğe bağlı olması yönündeki talebimize “Kanun hükümleri; toplu sözleşme kararları ile değiştirilemez” diyerek karşı çıktı. Bu garabet, sendika tarihine geçecek kara bir lekedir. Bir sendika temsilcisinin toplu sözleşmenin gücünü ve etkisini azaltmaya veya yok saymaya hizmet eden bu yaklaşımın akıl ve izanla izah etmek mümkün değildir. Kamu Sen temsilcisinin bu çıkışı, Hakem Heyetinde kamu adına bulunan üyelerin bir kısmına anayasanın amir hükmünü yok sayacak bir argüman vermiş oldu.

Kamu-Sen’in, ‘çok bilen’ hakem temsilcisinin toplu sözleme yasasından anladığı şekilde hareket etseydik; 3600 ek göstergeyi, sözleşmeli personelin kadro talebini, vergi dilimlerini, bayram ikramiyesini toplu sözleşme masasında müzakere bile edemez, kapsam dışı deyip geçiştirmeliydik. Çünkü bu düzenlemelerin tamamı, yasal dayanağa sahip düzenlemelerdi. Kamu-Sen temsilcisinin bu tavrının toplu sözleşme sürecine vereceği zararı anlatmaya çalışsak da hak mücadelesine tehdit oluşturacak ölçüde hasar almış bir bilinçaltı ve husumetin yarattığı patolojik bir duruş bozukluğuna şahit olduk ve kendisi 22 yıllık sendikal tecrübesi(!) ile üste çıkmaya çalıştı.

Toplu sözleşeme masasında olduğu gibi hakem heyetinde de yerini şaşırmış bir Kamu-Sen vakası ile bir kez daha karşı karşıya kaldık. Tekliflerimize, hakem heyetinden önce Kamu-Sen temsilcisinin ‘yasal düzenleme gerektirir’ diyerek karşı çıkması, kamu çalışanlarının yararı ve sendikacılık adına bir utançtır. Bu utanç sendikal tarihe kara bir leke olarak geçmiştir.  

Kamu-Sen yöneticilerinin niyetinin kendilerine alan açmak için Memur-Sen üzerinden “sendikal alanı” daraltmak olduğu bellidir. Bu haset ve ufunet içeren mantık ve tutum Memur-Sen’i eleştirecek koz ellerine geçsin diye Memur-Sen eliyle daha az kazanım alınmasını arzulamakta, bu yönde hareket etmektedir. Bu tutumlarıyla boş içeriklerle dillerinde olanın aksine, sinelerinde ve şuuraltılarında olan bir kez daha açığa çıkmıştır. Bunların gerçek manada hak, hukuk, sendikal kazanım adına bir dertlerinin de davalarının da olmadığı ortaya çıkmıştır.

Öncelikle tekrar hatırlatmalıyız ki Toplu Sözleşme hakkı anayasal bir haktır ve kamu görevlilerini ilgilendiren teklifler toplu sözleşmede görüşülür. Toplu sözleşmeler kanun hükmündedir ve kanunlarda nispi emredici nitelikteki kanun hükümleri çalışanlar lehine olmak üzere değiştirilebilir. Oldukça tartışmalı olan bir mevzu olması da bu konunun bir sendikacı için kamu görevlilerinin lehine yorumlaması için bir fırsat olarak görülmelidir. Ancak bunu böyle görebilmenin ön şartı sendikacılığı özümsemiş, sendikacılığın ruhunu kavramış ve sivil toplum mantığını kuşanmış olmaktır.

Bugün sağımızdakilerin “mümkün değil” dedikleri birçok kazanımın nasıl imkânlı kıldığımızı hatırlatalım da hafızalarının pası silinsin. Örneğin, 657 sayılı Kanun’un 206. maddesinde burs alan çocuklar için aile yardımı ödenmez hükmü bulunmasına rağmen toplu sözleşmede ödenir şeklinde hükme bağlandı. 375 sayılı KHK’da toplu sözleşme ikramiyesi 45 TL olarak öngörülmüş iken toplu sözleşmeyle bu katsayıya bağlandı. “Memuriyet mahalli” kavramı Harcırah Kanununda düzenlenmesine rağmen toplu sözleşmeyle memuriyet mahalli kavramının kapsamı genişletildi. Yani hülasası amacınız kamu görevlilerinin kazanımları olursa tüm yasal imkânları sonuna kadar zorlarsınız. Sendikal mücadelenin zeminini sağlamlaştırarak, kamu görevlilerinin kazanımlarını perçinleyerek sendikacılık yapmak bir kültür ve birikim işidir. Sendikal olarak altında imzamız olan birçok kazanımın temelinde de bu inanç yatar.

‘Rabbim verecekse rakibin de refikin de iyi niyetli ve akıllısından versin.’ Ama maalesef gelin görün ki, masada da tarafını şaşırmış bir Kamu-Sen var. Hangi sebeple olursa olsun hiçbir buğz, öfke, nefret kamu çalışanlarının aleyhine ve zararına olacak şekilde büyütülmemelidir. Bir hakkın teslimi veya kazanımı noktasında dar ve ideolojik hesaplar yapmak doğru değildir. Hiçbir sendikanın varlığı daraltılmış sendikal alan ve yok edilmek istenen haklar üzerinde yükselmemelidir. Ellerinden gelse yıllarca mücadelesini vererek kazandığımız sendikal zemini bile yok etmeye kalkacaklar.

Biz ‘Masada sadece yetkililer otursun, çünkü yetkisizi masaya almak kamu görevlilerini zayıflatır’ derken aslında söylemek istediğimiz buydu.

Çok düşündürücü bir Kızılderili atasözünü hatırlamamak mümkün mü? “Tanrım, düşmanımı öyle akıllı ve cesur yap ki, ben de akıllı ve cesur olmak zorunda kalayım!” Peki, ya düşmanınız akıllı ve cesur değilse?

 

Yazarın Diğer Yazıları
#

Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası

#

Emek varsa başarı vardır

#

Mutfak yangın yeri

#

Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası

#

Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin

#

Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz

#

Sendikacılığın hokkabazları

#

Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret

#

Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal

#

Devlet yalan söylemez!

#

Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik

#

Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok

#

Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır

#

Uluslararası sempozyumumuzun ardından

#

Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...

#

İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir

#

İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak

#

Gelecek sizinle daha iyi olacak

#

Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri

#

Bir halk destanı: 15 Temmuz

#

Gelecek günler daha güzel olacak

#

Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık

#

Öze yeni bir yolculuk zamanı

#

Seçimimiz Kumpasları Bozmalı

#

Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar

#

Yüreğe Düşen Loğ Taşı

#

İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk

#

Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun

#

Yeniden Bismillah

#

Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz

#

MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok

#

Y.U. Sendikacılığı

#

Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?

#

Özgür Üniversite ve Örgütlenme

#

Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü

#

Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları

#

MEB Hatasından Dönmelidir

#

MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir

#

Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!

#

MEB’e Acil Reçete

#

Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme

#

Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız

#

Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?

#

Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor

#

Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?

#

Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız

#

Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?

#

Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri

#

Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!

#

Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek

#

Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir

#

Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar

#

Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?

#

Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca

#

Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?

#

Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var

#

Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü

#

Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!

#

Usuls

#

Garip Bir Dava ve Sonrası…

#

Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!

#

18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!

#

Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi

#

Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik

#

Hedefe Emin Adımlarla!

#

Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!

#

Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir

#

Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti

#

Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen