Yazı
Yazar : Ramazan ÇAKIRCI
80810 Görüntülenme
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
Ramazan ÇAKIRCI

Dar’ul bekaya göç edenler, geride bıraktığı güzel eserlerle yâd edilirler. Özellikle büyük teşkilatlarda bir döneme damgasını vurmuş olan şahsiyetler o teşkilatlarda ölümsüzleşirler. Erol ağabey de sendikal mücadelede “özgün duruş” sergileyerek özellikle teşkilatımızın demokratik teamülleri içselleştirmesi ve ilmik ilmik inşasında; önden yürüyüp yol açmasıyla büyük bir iz bırakmıştır.

Büyük bir teşkilatın kendi kökleri üzerinde doğrularak boy verdiği bir dönemde teşkilatın başında bulunan biri olarak kimi zaman söylemiyle ve eylemiyle kimi zaman kalemiyle yoğun okumalarından damıttığı büyük dokumalar yapmıştır. Bugün Türkiye’nin büyük bir sivil organizasyonuna dönüşen ve en etkin demokratik örgütü olan sendikamızın omurgasının dik durması, gövdesinin büyümesi ve kılcal damarlarındaki akan demokratik kanın devridaim etmesinde şüphesiz Erol ağabeyin çok büyük emeği vardır.

Yazdıklarını yaşayan, yaşadıklarını da yazan teşkilatçı Erol ağabey “Bir Aksiyoner Olarak Sendika Yöneticisi” yazısında aksiyoner bir sendika yöneticisinin portresini çizer; O sendika yöneticisi, “Bir lider olarak gündemi takip etmeli, entelektüel birikim elde edecek çabaların içerisinde olmalıdır. Bunun için entelektüel birikimi besleyecek bir çevre peyda etmelidir. Bu çevreyle haftalık bir iki saatlik bir sohbet halkası oluşturmalı. Bu halkada tarihi, edebiyatı, ilahiyatı, sosyolojiyi, güncel siyasal ve ekonomik gelişmeleri yorumlayabilecek arkadaşların bulunması sağlanmalı. Bu arkadaşların aynı meslekten olmaları gerekmez. Hatta farklı mesleklerden olmaları daha avantajlıdır. Öğretmen, avukat, doktor, esnaf, siyasetçi, imam, sanayici, gazeteci gibi kişilerden oluşmalıdır” diyordu.

Kendisi durumsal davranmalardan uzak, kurumsal düşünmeyi öğretmişti bu teşkilata; “Verilen sözler, yerine getirilmesi mümkün olan konularda olmalıdır. Bir sendikacı asla yerine getirmesi mümkün olmayan sözler vermemeli. Gerçekleşmesi mümkün olmayan vaatler, kişiyi yıprattığı gibi kurumun güvenirliliğini de ortadan kaldırır. Sendikacı sendikal taleplerle kendini yükümlü saymalıdır. Sendikal isteklerin dışındaki taleplerin önünü kapatmalı. Bu tavır kısa vadede sıkıntı yaşatıyor gibi olsa da uzun vadede hem sendikayı, hem de sendikacıyı rahatlatacak, sendikanın kendi sorumluluklarına yoğunlaşmasını sağlayacaktır.” diyerek sendikacılığın kısa mesafe koşuculuğu olmadığını sendikacının maraton koşucusu olması gerektiğini vurguluyordu. Davalar taleplere boğulmuş maslahatlarla değil ömür vakfetmiş soluklarla beslenir diyordu adeta.

‘Teşkilatçı kararlı olmalıdır.’ diyordu. Tıpkı kendisi gibi. Ortak akıl mitinglerinden hatırlıyorum. Başörtüsü eylemlerinden hatırlıyorum. Teşkilat toplantılarında mikrofonu eline alınca teşkilat sabırsızlıkla ağzından çıkan cümleleri beklerdi. Cümleler döküldükçe teşkilat mensuplarını sarar ve sarsardı. Kararlılığı, düşünsel derinliği, inandığında asla taviz vermemesi Eğitim-Bir-Sen’e çok şey kattı.

Dost sohbetlerinde sendika yöneticilerinin vasıflarını sayarken sendikacı öncelikle nitelikli ve donanımlı olmalıdır, diyordu. “Sendikacı; birikimli olmalı, sendikal kültürü edinmelidir. Sendika nedir, sendikacılığı doğuran sebepler nelerdir, ne zaman, nerede, nasıl başlamış, ülkemizde ve dünyada sendikal örgütlenmelerin tarihçesini bilmelidir” diyordu. “Sendikaları diğer sivil kuruluşlardan ayıran yönlerini, sendikacıların sorumluluklarını, sendikal kavramlar ve sendika literatürünü besleyen bilgilerle donanmalıyız” diyordu.

Teşkilat yöneticilerine düşkündü; Ağrı şube yöneticimiz Salih Akdoğan’ın vefatı üzerine yazdığı yazıda teşkilat yöneticilerine düşkünlüğü ve duygusallığı kendini ele veriyordu. “Sanki yüreğime bir anda bir loğ taşı çöktü… Salih bizlerden uzaklaşmış; bizleri, onu sevenleri terk etmişti. Babamın ölümüyle, öğrenmiştim; ölenin yaşını sormamayı. Her ölümün erken ölüm olduğunu tatmıştım. Ama… Ama işte, Salih’inki…” kelimelerin nasıl düğümlendiğini görmek mümkündü yazısında. Eylül ayının bir sabahında onun vefat haberini duyunca kendisinin ifadesi ile yüreğimin üzerinden bir loğ taşı geçmiş gibi hissetmiştim. O sabah her bir teşkilat mensubuyla görüştüğümüzde aynı duyguyu taşıdıklarını hissetmemek mümkün değildi. Her ölüm gibi erken gelen bu ölüm yüreklerde koca bir sızı bırakmıştı.

Şairin deyişiyle “Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli… Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!  Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!”

Mekanın cennet olsun Erol ağabey…

Yazarın Diğer Yazıları
#

Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası

#

Emek varsa başarı vardır

#

Mutfak yangın yeri

#

Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası

#

Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin

#

Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz

#

Sendikacılığın hokkabazları

#

Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret

#

Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal

#

Ne rakipsiniz ne de refik

#

Devlet yalan söylemez!

#

Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik

#

Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok

#

Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır

#

Uluslararası sempozyumumuzun ardından

#

Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...

#

İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir

#

İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak

#

Gelecek sizinle daha iyi olacak

#

Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri

#

Bir halk destanı: 15 Temmuz

#

Gelecek günler daha güzel olacak

#

Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık

#

Öze yeni bir yolculuk zamanı

#

Seçimimiz Kumpasları Bozmalı

#

Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar

#

İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk

#

Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun

#

Yeniden Bismillah

#

Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz

#

MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok

#

Y.U. Sendikacılığı

#

Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?

#

Özgür Üniversite ve Örgütlenme

#

Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü

#

Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları

#

MEB Hatasından Dönmelidir

#

MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir

#

Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!

#

MEB’e Acil Reçete

#

Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme

#

Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız

#

Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?

#

Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor

#

Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?

#

Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız

#

Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?

#

Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri

#

Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!

#

Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek

#

Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir

#

Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar

#

Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?

#

Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca

#

Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?

#

Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var

#

Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü

#

Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!

#

Usuls

#

Garip Bir Dava ve Sonrası…

#

Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!

#

18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!

#

Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi

#

Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik

#

Hedefe Emin Adımlarla!

#

Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!

#

Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir

#

Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti

#

Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen